Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kent İlişkileri

Rasim Özdenören

En Yeni Kent İlişkileri Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Kent İlişkileri sözleri ve alıntılarını, en yeni Kent İlişkileri kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
...öleceğim ve bunu ancak bir kere yaşayabileceğim! Öyleyse ölmenin hakkını vermeliyim.
Sayfa 96 - İz YayıncılıkKitabı okudu
İnsanın kendi yalnızlığının katmanlarına doğru kendi içinde seyretmesi, bulmayı umduğu şeyi kendi içinde araması gerekir.
Sayfa 88 - İz YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
...hedef, hareket halindeki bir otomobilin farları gibi, daima ilerleyen ve önde duran bir yerdedir: insanın kendisi durmadıkça ulaşmak istediği hedefi sabitleştiremez.
Sayfa 82 - İz YayıncılıkKitabı okudu
Zaman zaman, dön dolaş aynı noktaya gelip takıldığımı, belki daha isabetli bir ifadeyle hiçbir yere kıpırdamamış olduğumu hissediyor; yalnız bunu hissetmekle de kalmıyor, bu hissi de daha önce yaşamış olduğum hissine yakalanıyorum.
Sayfa 80 - İz YayıncılıkKitabı okudu
Bir muhataranın bedeli ödenmeden, hiçbir yolculuk hiçbir yere varmaz. Benim en müemmen diye bildiğim bir yolculuğun bile bir muhatarası ve dolayısıyla bir bedeli bulunmaktadır.
Sayfa 72 - İz YayıncılıkKitabı okudu
Sonu belirsiz olan her şey bana oldum bittim ürküntü vermiştir.
Sayfa 70 - İz YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Kaçan, yüzleşmekten kaçar; hicret edense meydan okur ve yüzleşmek ister. Biri yaşasa bile ölmüş gibidir; öteki ölümüyle bile meydan okumaya devam eder.
Sayfa 68 - İz YayıncılıkKitabı okudu
İnsan, kaçarak bir yere vardığını sanabilir: oysa o, kaçarken, nereden ve neden kaçıyorsa onları da yanında sürüklemiş olduğunu ancak o son ânda ayrımsayabilecektir. Kimden ve ne'den kaçılmışsa aslında onlar da yedekte sürüklenmiştir. Kaçan kimseyi umutsuzluğa sevk eden amillerin arasında bu durumu da zikretmemiz gerekiyor. Bir eylem olarak
Sayfa 67 - İz YayıncılıkKitabı okudu
İntihar, kısır bir eylemdir
Sayfa 67 - İz YayıncılıkKitabı okudu
...kentini terk eden ve bir dağ başında yapayalnız yaşama isteği gösteren birinden söz ediyoruz. Bu, hiç de bir insanın evini terk etmesi türünden bir olay değildir. Bu, yaşadığı kenti terk etme olayıdır. Evini terk eden, yalnızca evini terk etmiştir. Evi: yani ailesi... Kentini terk edense eviyle birlikte herkesi ve her şeyi terk etmektedir. Evini terk eden, her şeye rağmen, gene insanların arasında yaşamaya devam eder. Onlarla ilişkisini sürdürür. Ama değindiğimiz biçimde kentini terk edenin zaten geride kalanlarla ilişkisini koparma niyetiyle bu işi gerçekleştirdiğini tasarlıyoruz.
Sayfa 65 - İz YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
O, dalkavukları gerçek dostları sanmıştı. Dalkavuktan, müraiden, riyakârdan, münafıktan.. dost olmayacağını bilememişti. Bu yanlışlığın ceremesini çekmesi gereken de, o halde, kendisi olmalıydı.
Sayfa 60 - İz YayıncılıkKitabı okudu
Timon, ormandaki mağarasında yaşarken yemek için ağaç kökü ararken altın bulur ve altına şöyle seslenir: "Bu sarı köle dinleri yıkar da, yapar da; cehennemliği cennetlik eder; hırsızları başköşelere oturtup şanlar, şerefler, alkışlarla senatörler arasına sokar." Timon'un altın bulduğu duyulunca eski dalkavuklar da ormanda onu ziyaret etmeye başlarlar. Timon, böyle bir anda kendi kendine söylenir: "Bulacaksınız beni. Ne yaman bir tanrı ki şu altın, domuz ahırlarından daha pis bir tapınakta bile tapıyor insanlar ona!"
Sayfa 58 - İz YayıncılıkKitabı okudu
Günden güne derdim artar/Varsam Lokmana Lokmana.
Bu basit, bu sade, bu, sanki söylenmese de olurmuş gibi görünen sözlerden meğer ne kadar çok anlam çıkartılabilirmiş! Birisi şöyle düşünüyor: Derdim, günden güne arttığı için Lokman'a gitsem de bunun çaresine baktırsam! Ama öteki itiraz ediyor: -Demek böyle düşünüyorsun? Derdin arttığı için, daha da artmamasını sağlamak için Lokman'a başvurmayı düşünüyorsun? Ya Lokman, senin derdinin artmasını istiyorsa ve derdinin artması için çalışıyorsa, o zaman ne yapardın? -Olur mu, Lokman senin derdini çoğaltır mı? O zaman onun Lokmanlığı nerde kalır? O zaman ben ona niye Lokman diyeyim? Ben, derdimin giderilmesi için başvururum Lokman'a. -Ama söylenen beyit senin düşündüğünü doğrulamıyor. Bu beyit diyor ki, ben Lokman'a gittikçe derdim artıyor, günden güne derdim artıyor ve ben gene de ona gitmekten vazgeçmiyorum.. yani derdimin artmasını sağlamak için Lokman'a gidiyorum. -Bana tuhaf görünüyor bu. Ben Lokman'a derdime çare bulmak için giderim. Derdinin artması için Lokman'a gidene de acayip gözüyle bakarım, daha açıkçası onların deli olduğunu söylerim. -Evet, bazı insanlar tam da bunun için, deli oldukları için ve dertlerinin artması için gidiyor Lokman'a. Bunda şaşacak ne var? Çünkü bu dertten kurtulmanın yolu, bu derdi çoğaltmaktan geçer. Bu derdin dibini bulamazsın. Ama onun dibini bulacağım diye çabalarsın. Başlangıçta derdin çoğalır, derdin çoğaldıkça meşakkatin artar. Dünya daralır. Her şey daralır. Dünyanın zindan olduğunu söyledikleri yer tam da burasıdır.
Sayfa 55 - İz YayıncılıkKitabı okudu
Cahit'in ve benim otuzbeşbinlik o zamanki Maraş'ında, biz Kale'den elliye yakın minare sayardık. Şimdi, kentin, yeni meydana gelmiş bu kesiminde herhangi bir minare görünmüyorsa, bu, bu mıntıkanın baştan aşağı yeni meydana getirilmiş olduğuna delalet eder.
Sayfa 46 - İz YayıncılıkKitabı okudu
Hayır, Yunus'un işaret ettiği durumla modern insan tavrı aynı değil. Yunus, dilsizlerin haberini kulaksız dinleyebilmek gerektiğini ima ediyordu. Gerçi günümüz insanının fazla konuşma gereksemesi duymadan işlerini yürütebildiğini söylüyoruz. Bazen hiç konuşmadan da işlerin kotarılabildiği oluyor. Girdiğimiz bir markette kimseyle tek bir
Sayfa 23 - İz YayıncılıkKitabı okudu
169 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.