Kibar Fahişeler, benim için soluksuz bir okuma deneyimi oldu. Balzac, çok sağlam bir olay örgüsü kurarak Paris’in o dönemki panoramasını ve sınıfsal farklılıkları gözler önüne seriyor. Romanda genel olarak, Esther adlı bir fahişe ile Paris sosyetesinde yükselme arzusu taşıyan Lucien’in aşkına tanık oluyoruz. Balzac bence aynı zamanda edebiyat tarihine Jacq Collins adında son derece yetenekli, kılıktan kılığa girmekteki ustalığı ve zekasıyla sizi hayretler içerisinde bırakan bir kötü karakter armağan ediyor. Lucien’i yüksek mevkide bir kızla evlendirerek sınıf atlatmak isteyen ve bu uğurda gözlerini karartan Collins, amaca giden yolda her şey mübahtır anlayışı ile akla gelmedik oyunlara başvurarak birçok felakete sebep oluyor. Aşk, tutku, entrika, zevk ve şehvet düşkünlüğü, para ve makam hırsı, açgözlülük gibi temaların hakim olduğu roman, Paris emniyetinin suçluların dünyası ile yaptığı akıl almaz iş birliğini de aktararak bizlere adalet kavramını tekrar tekrar sorgulatıyor. Klasik edebiyat seven herkesin çok keyif alarak okuyacağına eminim. Yazarının Balzac olması ve betimlemeler nedeniyle dilinin ağır olduğu düşünülebilir. Kitaba ilk başladığımda açıkçası ben de okumakta zorlanmıştım fakat 3-4 ay sonra elime alınca sayfalar su gibi aktı gitti. Çok kitap okuyanlar bu durumu anlayacaktır. Bazen başlamak için doğru zaman olmayabiliyor, o yüzden daima ikinci bir şans vermek gerek. Herkese tavsiye ederim.
