Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kırılma Noktası

Yiğit Bener

Kırılma Noktası Gönderileri

Kırılma Noktası kitaplarını, Kırılma Noktası sözleri ve alıntılarını, Kırılma Noktası yazarlarını, Kırılma Noktası yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
..insanların düş kurmaya, nefes almaya,sanata sığınıp bu dünyanın çirkinliklerinden kaçmaya gereksinimleri olduğu için …
Sayfa 244Kitabı okudu
Anlamin yittiği yerde var olmaya devam etmeli mi insan?
Sayfa 157Kitabı okudu
Reklam
Çeşitli kaçışlar aramadan, çeşitli oyunlarla oyalanmadan, bir şeylere sığınmadan böyle bir trajediyle kim nasıl yüzleşebilir..
bizim halkımız koyun gibidir: sürünün peşinden gider.
üstelik şimdiye kadar mahrum kaldığımız daha kim bilir ne zevkler var…
oysa, kasıt ne olursa olsun, söylenen söz, bilinçdışını gayet açık yansıtıyor…
Reklam
Ondan kurtulmak kolay. Asıl sorun başka yerde… Onun gibilerini üreten düzende.
çekip gitmek bile geçerli bir isyan değil bu düzeninizde.
Harekete geçen yerkürenin gürlemesi bu, çatırdayan toprağın gümbürtüsü, yıkılan evlerin şangırtısı... Yok olan bir kentin ağıtı bu: düş ya da kâbus görürken uykuda yakalananların feryadı... yatakta, sedirde, seccadede, içki şişesinin önünde, koltukta ya da masada sızmış olanların iniltisi... Gizlice sevişirken, bebek emzirirken, dişi ağrıyan çocuğunu avutup masal anlatırken kıstırılanların çığlığı... Gecenin o saatinde, sebepsiz yere gözü uyku tutmamışların, evin içinde sessizce dört dönenlerin tıkırtısı... televizyon karşısında seyredecek bir şeyler peşinde o kanaldan bu kanala umutsuzca zıplayanların, sıcaktan bunalıp balkonda bir esinti arayanların bağırışları, o saatte hâlâ bir şeylerle uğraşanların, kitap okuyanların, duşun altında serinlemeye çalışanların, tuvalette işini görenlerin haykırışları... misafir odasında son sohbetlerine dalmış dostların mırıltısı... farkında olmadan son kavgalarını eden karıkocaların böğürtüleri... Bu uğultu sağır ediyor insanı...
Reklam
Ölüm kokuyor. Her yer ölüm kokuyor. Taş yığınlarının arasından, yıkık evlerden, çökük binalardan, göçüklerden, yerle bir olmuş kentin her köşesinden, her meydanından sızan, her yeri cehenneme çeviren bir ufunet, enkaz kaldıran kamyonların tekerleklerine bile sinmiş kalleş bir koku bu... Yer sallanalı günler oldu, ama adım attığım her yer hâlâ ölüm kokuyor.
O daracık, delik deşik, çatlamış, yarılmış yollarda peşime takıldığınızda burnunuza nahoş kokular geliyor sanırım. Oysa moloz taşıyorum ben... yalnızca moloz... Kokmaz ki moloz... Alt tarafı taş... ama kokuyor işte... Siz hâlâ inanıyor musunuz resmi rakamlara... tüm ölenlerin gerçekten sayılabildiğine? Duymuyor musunuz, yürek kabartan bu kokuyu... taşa sinmiş, içine işlemiş, taşla bütünleşmiş insan parçalarının kokusunu?... Yürek yarasını... yüreğimin hâlâ kanayan yarasını...
Bilmelisiniz ki ben güzelliklerimi yalnızca hak edene gösterir, sırlarımı yalnızca benimsediklerimle paylaşırım...
Her arayış karşılığını bulmak zorunda değildir.
Sayfa 14 - CanKitabı okudu
Hangimiz tanrı gibi gördüğümüz ana-babamızdan dayak yemedik ki? Hangimiz azar işitip aşağılanmadan büyüdük? Hangimiz "sevgi" adına, "iyiliğimiz için" maruz kaldığımız bu şiddete anlam vermekte zorlanmadık? Hangimiz onların karşısındaki o çaresizliğin, o aczin utancını yaşamadık?
Sayfa 174Kitabı okudu
116 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.