Gayet aklı başında,kendini yetiştirmiş bir öğretim görevlisinin derste Nazım Hikmet'le ilgili yaptığı yorum,bu yorumun yasaklı zamanlara denk gelişi,bir öğrencinin şikayetiyle hakkında açılan soruşturma...Görevinin askıya alınması, haksızlığa ugrayışı, sürgün edilmesi, çaresizliği...Ve sonrasında verdiği mücadele...Kendisiyle,ailesiyle, dostlarıyla...O kadar güzel anlatmış ki o duyguları, okumadım adeta yaşadım Sibel'le beraber o anları.Sibel'i vurdular, kırdılar, yakıp kavurdular,oradan oraya savurdular ama...Direndi...Ve kazandı...
İşini kazandı, öğrencilerini, hayatını.Sanki bir el uzandı ve hadi kaldığın yerden devam deyip kaldırdı düştüğü yerden.
Ve verdiği ilk karar,o güne kadar verdiği bütün kararları yok sayan,onu koruyup kollamaya çalıştığını öne sürerek koskoca bir takoz gibi yolunu tıkayan eşinden ayrılmak oldu.
Sibelim...Yolun yolumuzdur,durma...Bu dünya sen ve senin gibi kararlı kadınlarla güzel... Aydınlık...