En Beğenilen Kızıl Çocuğa Mektuplar kitaplarını, en beğenilen Kızıl Çocuğa Mektuplar sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Kızıl Çocuğa Mektuplar yazarlarını, en beğenilen Kızıl Çocuğa Mektuplar yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
... şunu da biliyorum ki, sen, kendine değil, kendin gibilerin teşkil ettiği dünya ekseriyetinin, içinde çabaladığı sefil
varlık şartına isyan ettiğin için Marksist'sin. Bu öfkeni bütün şefkatimle kucaklarım.
Söyle bana! Konuşalım. Ne istiyorsun?
ictimai adalet.
Ben de bunu istiyorum.
Ve ilim halinde yazılı hedefler: İnsanın insanı sömürmemesini, imtiyazlı burjuva sınıfının, emrinde çalıştığı yığının alın terini gözyaşına çeviren alçakça istismar sisteminin yıkılmasını istiyorsun.
Ben de bunu istiyorum.
Siyasi hürriyetten evvel iktisadi müsavat. Ben de bunu istiyorum.
Fakat nasıl müsavat? Evvela bunu konuşalım.
Tekamül arttıkça iş bölümü, iş bölümü arttıkça fertler arasındaki inhisas, liyakat ve kabiliyet farkları çağalmakta ve
bu farklar çoğaldıkça müsavat azalmaktadır.
Tekrar edeyim:
Türkiye'de gerçek manasıyla Marxist yoktur. Bilgi ve idrak seviyelerr bu nazariyeyi ve ona karşı yüz senedenberi yapılan ilim ve felsefe tenkidlerini anlamaktan çok uzak ve bilerek bilmeyerek Sovyet emperyalizminin emellerine hizmet eden ajanlar ve bunları gazetelerinde, dergilerinde, kültür müesseselerinde koruyan gafiller vardır. ikinciler birincilerin tesiri altında, aynı telkin ve tahrik şebekesi içinde çalışıyorlar. Mâhutlar gazetelere, dergilere, radyolara, devlet hizmetlerine sokulmuşlardır. Yayınevleri kurmuşlardır. Seri halinde kitaplar veya mecmualar cıkarmışlar, Kültür, edebiyat ve plastik san'atlar maskesi altında halkın ve gençliğin iliklerine zehirlerini akıtırlar.
Hürriyetin kanunlara geçmemiş birinci şartı, ona layık olmaktır. Burada da Moteesquie'yü hatırlatmanın yeridir:
(Her millet layık olduğu hükümete sahip olur.)
Eğer anlayışın kadar insafın da varsa büyük ve çapraşık nazariye oyunları içinde çırpınmağa lüzum kalmadan kabul edeceksin ki, refah liyakatin, liyakat iş bölümünün, iş bölümü taazzufun, taazzuv tekamülün neticesidir. Kabul edeceksin ki iş bölümünün vücuda getirdiği liyakat ve kabiliyet farkları arttıkça gerçek müsavat azalmaktadır ve son tahlilde varacağın hüküm şu olacaktır: Nerede tekamül varsa orada müsavat yoktur ve mutlak müsavata doğru gidiş, geriye doğru gidiş demektir.