Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sayfa Sayısına Göre Kızıl Mars Sözleri ve Alıntıları

Sayfa Sayısına Göre Kızıl Mars sözleri ve alıntılarını, sayfa sayısına göre Kızıl Mars kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Görüngübilimsel maskenin altında, diye düşündü, gerçek benlik ne kadar da derinlerde saklıydı. Gerçekte, hepsi de sürekli olarak videodaki rollerini oynayan oyunculardı ve diğerlerinin içindeki gerçek benliklerle ilişki kurmanın hiç olasılığı yoktu, artık yoktu; uzun yıllar boyunca, oynadıkları roller kabuklarına kazınmıştı ve içerideki benlikler gıdasızlıktan kuruyup uçup gitmiş, kaybolmuştu. Şimdi içleri bomboştu. Ya da belki de sadece kendisi böyleydi.
Sayfa 445 - -Frank Chalmers.Kitabı okudu
Mars biz gelmeden önce boştu. Ama bu hiçbir şey olmamış demek değildi. Gezegen kaynaşmış, erimiş, çamurlasmis ve soğumuş, geriye devasa jeolojik yapılar bırakmıştı: kraterler, kanyonlar, volkanlar. Fakat bunların hepsi mineral bilincsizlikle oluşmuş ve gozlemlenmemisti. Komşu gezegenden bakan bizler dışında tanıklık eden yoktu- ki bu da onun uzun tarihinin sadece son anında olmuştu. Biz, Mars'in şimdiye dek sahip olduğu tek bilinciz.
Reklam
Ve böylece buraya geldik. Mars eskiden bir güçtü, şimdiyse bir mekâna dönüştü.
Büyük bir öyküydü. Sonra Mariner ve Viking resimler gönderdi ve her şey değişti. Mars'a dair bildiklerimiz ölçüsüz boyutlarda arttı, bu gezegen hakkında önceden bildiklerimizden tam anlamıyla milyonlarca kat daha fazla şey öğrendik. Ve orada önümüze yeni bir dünya açıldı, önceden akla gelmeyen bir dünya.
" Ve böylece buraya geldik. Fakat kavrayamadiklari mesele şuydu, Mars'a ulaştığımızda yolculuk yüzünden öylesine değişmiş olacaktık ki yapılmasını söyledikleri şeyin hiçbir anlamı kalmayacaktı. Deniz altına inmek ya da Vahşi Batı'ya yerleşmek gibi bir şey değildi bu - tamamen yeni bir deneyimdi ve Ares'in uçuşu devam ettikçe Yeryüzü öylesine uzaklaştı ki , sonunda diğerlerinin arasında mavi bir yıldızdan başka bir şey değildi, oradan gelen sesler öylesine gecikiyordu ki sanki bir önceki asırdan geliyor gibiydi. Kendi başımızdaydık ve bu yüzden tamamen farklı varlıklar hâline geldik.
Sahnede dikilirken kentin kocaman görüntüsüne şaşırırken buldu kendini. Kent uzun bir üçgen oluşturuyordu; üçgenin en yüksek noktasında, batı ucunda yer alan bir parkta toplanmışlardı. Parktan aşağıya doğru geniş, ağaçlarla çevrili ve çimenli bulvarlar haline gelen yedi patika uzanıyordu. Bulvarların arasında ikizkenar yumaklar biçiminde alçak binalar vardı, cephelerinin her biri farklı renkte cilalı taşlarla kaplanmıştı. Binaların boyutları ve mimarisi ortama hafif bir Paris görünümü veriyordu; kaldırım kafeleri ve diğer şeylerle birlikte baharda sarhoş bir Fovist tarafından görülen türde bir Paris. Yamacın dört ya da beş kilometre aşağısında yükselen üç ince gökdelen kentin bitişini belirtiyordu, onların ötesinde çiftliğin belirsiz yeşilliği uzanıyordu. Gökdelenler, çadır iskeletinin, yani tepelerinde bir yay oluşturan gökyüzü renkli çizgiler ağının bir parçasıydı. Çadırın dokusu görünmezdi, bu hesaplanmış bir şeydi ve insanlar kendilerini sanki açık havada duruyormuş gibi görüyorlardı. Bu nefis bir şeydi. Nicosia sevilen bir kent olacaktı.
Reklam
Aptal bir biçimde dinleyicilere biraz da bundan söz etmeyi denedi. " Bakıyorum da , " dedi, " etrafa bakıyorum da... buradaki varlığımızın tuhaflığı... gözüme batıyor. "
Derken bulutların arasından, kalabalığın yukarıya çevrilen yüzlerine çarparak bir gün ışığı huzmesi indi ve karnında tuhaf bir sıkışma hissetti. Ne kadar çok insan vardı, ne kadar çok yabancı! Kitle halindeki insanlar ürkütücü bir şeydi ( tıpkı tek tek oldukları gibi ) - hepsi de ona bakan, pembe kabarcıkların içinde kapatılmış bütün o parlak seramik gözler... neredeyse katlanilmayacak kadar kalabaliktilar. Tek bir Mars kentinde beş bin kişi!Tepealti'nda geçen tüm o yılların ardından kavraması zordu.
İnsanların istediği, yalanlardı. Politika böyle bir şeydi.
Fakat insanların istediği, yalanlardı; politika böyle bir şeydi.
Sayfa 18 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Rezalet! Fakat insanların istediği, yalanlardı; politika böyle bir şeydi.
Sayfa 18
Rezalet! Fakat insanların istediği, yalanlardı; politika böyle bir şeydi. Sonuçta, konuşmasının sonunda o da büyük bir alkış aldı.
Sayfa 18
Kutlamaya katılan insanlar kurulan geçici platformun üzerine dolustu. Ilk yüz arasından bu kadar çok kişinin tek bir yere toplanması nadiren görülen bir şeydi; bu yüzden insanlar John ve Maya'nin, Samantha Hoyle, Sax Russell ve Chalmers'in çevresine toplanmıştı.
Frank kalabalığın üzerinden John'la Maya'ya baktı. Onları çevreleyen Terralilar topluluğunu tanımıyordu, bu onu meraklandirmisti. Sahnenin üzerinde kendisine bir yol açtı ve oraya yaklaşırken Maya ile John'in birbirlerine baktıklarını gördü. " Burasının olağan yasalarla işlememesi için hiçbir sebep yok, " diyordu Terralilardan biri.
Frank bu budalanın kafasının üzerinden Maya'ya baktı. Kadın, bakışına karşılık vernedi. John , Frank'in yanlarına gelişini fark etmemiş gibi davranıyordu. Samantha Hoyle kısık bir sesle başka bir adamla konuşuyor, bir şeyler açıklıyordu; adam söylenenleri başını sallayarak onayladı ve ardından istemeden Frank'e bir göz attı. Samantha'nin hâlâ sırtı dönüktü. Fakat önemli olan John'du, John ve Maya. Ikisi de sıradışı bir şey yokmuş gibi davranıyorlardı; konuşmalarının konusu her ne idiyse artık dağılıp gitmişti.
516 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.