Hiçbir gemi, anlattığım gibi, çalınan ve soyulan yerlilerin üçte birini denize atmadan (yani gemiye bindirilip orada ölen, ya da yakalanırken ölen yerliler) gitmezdi. Bu kanıtlanmış bir gerçektir, sebebi de şudur: İspanyollara, köle olarak sattıklarında mümkün olduğunca fazla para getiren pek çok yerli gerekir. Ne yiyecek, ne de su taşırlar, ya da çok az götürürler. Çünkü kendilerine armatör diyen zorbalar para harcamak istemezler. Gemide, yağma seferinde bulunan İspanyollara ancak yetecek kadarı vardı. Öyle ki yerliler hiçbir şey yiyemezler, açlıktan ve susuzluktan ölürler. Çözüm onları denize atmaktır. Aslında, bu adamlardan biri bana, bir geminin bu tip kıyımların yapıldığı Lucayes adalarından, İspanyol adasına dek, 60- 70 mil, pusulasız ve haritasız, sadece gemilerden atılan ve denizin üzerinde kalan ölü yerli sırasını izleyerek gittiğini söyledi. Sonra, yerliler gemiden, satılacakları adalara indirildiğinde, bu manzarayı gören ve biraz merhameti olan kim varsa içinin sızlamaması mümkün değildir. Çocuk, yaşlı, erkek, kadın, hepsi çıplak ve açtır. Açlıktan bayılırlar. Sonra, koyunlar gibi, anne-babalar çocuklarından, karılar kocalarından ayrılır.