Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kızılderililer Nasıl Yok Edildi?

Bartolomé de Las Casas

Kızılderililer Nasıl Yok Edildi? Gönderileri

Kızılderililer Nasıl Yok Edildi? kitaplarını, Kızılderililer Nasıl Yok Edildi? sözleri ve alıntılarını, Kızılderililer Nasıl Yok Edildi? yazarlarını, Kızılderililer Nasıl Yok Edildi? yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Aksine yerliler, İspanyollara gökten gelen melekler gibi muamele ettiler. Hıristiyanların eylemlerini, kim olduklarını ve ne yapmaya niyetlendiklerini öğrenene dek öyle iyi ağırladılar ki...
Yerlileri Amerika Hıristiyanlarına emanet etmektense cehennem zebanilerine vermek daha iyi olmaz mı?
Reklam
Zincire vurulmuşlardı. Bir yerli yorulduğunda ya da açlıktan, yorgunluktan veya güçlükten bayıldığında zincirli başı kesiliyordu. Böylece, zincirlerle birbirine bağlı olan diğerlerini çözerek vakit kaybetmemiş oluyorlardı. Baş bir yana gövde bir yana düşüyordu.
köpekleriyle geyik veya tavşan avına giden İspanyolun biri, bir gün avlanacak hiçbir şey bulamadı. Köpeklerinin aç olduğunu düşündü. Küçücük bir oğlan çocuğunu annesinden kaçırdı. Bir hançerle kollarını ve bacaklarını kesip parçalara ayırdı ve her köpeğe kendi payını verdi.
Gerekli güçleri ve silahları olsaydı, doğal, kutsal ve insani kanunlara göre yerlilerin, onları (İspanyolları) parçalara ayırmaya ve topraklarından kovmaya hakları olurdu.
Söylediğim gibi "fetih" dedikleri, aslında vahşi zorbaların şiddete dayalı işgalleriydi.
Reklam
Biraz düşündükten sonra yerli reis Hıristiyanların gökyüzüne gidip gitmediklerini sordu. Papaz, iyi olanların gittiğini söyledi. O zaman, daha fazla düşünmedi. Böylesine vahşi insanlarla beraber olmamak, onları görmemek için cennete değil, cehenneme gitmeyi tercih ettiğini belirtti.
Medeni Avrupa'dan inciler
İspanyol adasına ilk çıktığımızda 3 milyon yerli vardı, bugün ise 200'den fazla kalmadı.
Yerliler altın, yiyecek ve toprak verdiler, karşılığında salgın hastalık, yağma ve ölümle ödüllendirildiler.
İspanya'daki patronlarından birine yazdığı bir mektupta da Kolomb, yerlileri tanıtmak için şöyle diyor: 'Son derece sade, dürüst ve aşırı düzeyde eli açık insanlar. Herhangi birinden, sahip olduğu herhangi bir şey istenince, hemen veriyorlar. Başkalarına olan sevgileri, kendi özlerine olandan çok daha fazla.' Ama bu övgüleri sıralayan Kolomb, günlüğün bir yerinde de şöyle diyor: 'Bunlardan çok iyi hizmetkâr olur. Sadece elli adamla bütün bu yerlilerin hepsine kolayca boyun eğdirebiliriz ve her istediğimizi yaptırabiliriz.'
Reklam
Kolomb, Arawakların barışçı ve yumuşak huylu insanlar olduğunu yazıyor ve 'silah taşımıyorlardı' diyor. 'Silahın ne olduğunu da bilmiyorlar. Onlara bir kılıç gösterdim, keskin tarafından tuttular ve ellerini yaraladılar.'
İspanyollar, insanları daha önce tasvir ettiğim korkunç köleliğe mahkum ederler. Onları, birine 200, diğerine 300 olmak üzere şeytanlara teslim ederler. Denir ki bir şeytan 100 yerliyi huzuruna çağırır. Onlar da koyunlar gibi gelirler. Toplandıklarında, aralarından 30-40'ının başını kestirir ve diğerlerine: "Bana iyi hizmet etmezseniz ya da iznim olmadan giderseniz size de aynı şeyi yapacağım" der. Bunu okuyanlar, Allah aşkına bu harekete dikkat etsin. Zulüm ve haksızlık olarak hayal edilebilecek her şeyi aşmıyor mu? Böyle Hıristiyanlara şeytan denmez de, ne denir? Yerlileri Amerika Hıristiyanlarına emanet etmektense cehennem zebanilerine vermek daha iyi olmaz mı?
kâşiflerin gemilerde ölen yerlilere yaptıklarına dairdir.
Hiçbir gemi, anlattığım gibi, çalınan ve soyulan yerlilerin üçte birini denize atmadan (yani gemiye bindirilip orada ölen, ya da yakalanırken ölen yerliler) gitmezdi. Bu kanıtlanmış bir gerçektir, sebebi de şudur: İspanyollara, köle olarak sattıklarında mümkün olduğunca fazla para getiren pek çok yerli gerekir. Ne yiyecek, ne de su taşırlar, ya da çok az götürürler. Çünkü kendilerine armatör diyen zorbalar para harcamak istemezler. Gemide, yağma seferinde bulunan İspanyollara ancak yetecek kadarı vardı. Öyle ki yerliler hiçbir şey yiyemezler, açlıktan ve susuzluktan ölürler. Çözüm onları denize atmaktır. Aslında, bu adamlardan biri bana, bir geminin bu tip kıyımların yapıldığı Lucayes adalarından, İspanyol adasına dek, 60- 70 mil, pusulasız ve haritasız, sadece gemilerden atılan ve denizin üzerinde kalan ölü yerli sırasını izleyerek gittiğini söyledi. Sonra, yerliler gemiden, satılacakları adalara indirildiğinde, bu manzarayı gören ve biraz merhameti olan kim varsa içinin sızlamaması mümkün değildir. Çocuk, yaşlı, erkek, kadın, hepsi çıplak ve açtır. Açlıktan bayılırlar. Sonra, koyunlar gibi, anne-babalar çocuklarından, karılar kocalarından ayrılır.
1.239 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.