Yaşadığı ortamda onu zorlayan hiçbir şey yoktu. Her zaman pürüzsüzlüğe el atıyordu, her yerde tedbir söz konusuydu; şefkat, sevgi ve evcimen bir rahatlık etrafını sarıyordu, varoluşun bu ılımlılığının asla dış etkenlerle ölçülemez olduğunu, aksine kendini sürekli tekrarlayan bir ilişki kopukluğunun oyunu olduğunu tahmin edemeden, bu rahatlıktan dolayı gerçek hayatla ilgili kendini kandırılmış hissediyordu.