Böylesine yaşanan kaygının korku duygusuyla ortak bazı yönleri vardir.Her iki duygu da yaklaşmakta olan bir tehlikeye karşı geliştirilmiş duygusal tepkilerdir. Her iki duyguya da bazı bedensel belirtiler eşlik edebilir.Ancak iki duygu arasında çok önemli bir fark vardır. Korku, herkes tarafından tehlikeli olarak kabul edilen bir duruma karşı yaşandığı halde, kaygı kişinin kendisinin ürettiği bir duygudur ve bu duyguya neden olarak gösterilen durum çoğu insana saçma görünür.
“Küçüğe acıyıp acımadığımı sordun, değil mi? Cevabım, artık acımıyorum, olacak. Çünkü bu zor gelse de, cezalandırıldığı andan itibaren
içi rahatlamıştır. Asıl dün mutsuzdu, zavallı atı kırıp ocağa attıktan sonra evdeki herkes onu ararken, her an, her dakika bulunacağı korkusuyla yaşıyordu. Korku cezadan çok daha beterdir, çünkü ceza bellidir, ağır da olsa, hafif de, hiçbir zaman belirsizliğin dehşeti kadar, o sonsuz gerilimin ürkünçlüğü kadar kötü değildir. Kızımız da cezası kesinleşir kesinleşmez hafifledi. Ağlaması seni şaşırtmamalı, bu sadece bir boşalmaydı, önceden baskı altında içinde duruyordu.İçte tutulan gözyaşları akıtılanlardan daha acıtıcıdır."
KARŞI EVİN ANNESİ
Sen iki ters bir düz kırgınlıklar örerken beş numara şişle
Yumuşacık kakaolu kekler yapardı karşı evin annesi
İmrenirdim
Mutfağındaki eksik malzemeden bihaber
Tepeleme dolu kızgınlıklar yüklerdim dişlerimin arasına
Bilmezdim anne
Karşı evin babasında bitermiş iş
Bunu görmezdim
Hep başın ağrırdı
Başın, hep ağrırdı
Sırf bu yüzden
Yanılmıyorsam,
bütün sorgu hakimlerince uyulan bir hukuk kaidesi,bir hukuk usulü olduğundan herhalde haberiniz vardır? Bu usule göre, sorgu hâkimleri, ilkin, söyle pek dolambaç yollardan, saçma birtakım lâflarla yahut ciddî olmakla beraber, asil dava ile hiç ilgisi olmayan sözlerle içe başlarlar. Maksatları,
tabir
caizse,
sanığı cesaretlendirmek yahut, daha doğrusu dikkatini dağıtmak, kuşkusunu uyutmak,sonra da birdenbire, hiç beklenmedik bir zamanda, en tehlikeli, en korkunç bir suali bir tokmak gibi tam tepesine indirmektir.Böyle değil mi? Yanılmıyorsam bu, sizin meslekte âdeta bir din taassubu ile uyulan bir usuldür.