Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Korku ve Titreme

Soren Kierkegaard

Korku ve Titreme Gönderileri

Korku ve Titreme kitaplarını, Korku ve Titreme sözleri ve alıntılarını, Korku ve Titreme yazarlarını, Korku ve Titreme yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"dünyada kişinin kalpten saldıracak kadar güçlü duygularla istediği bir şey olmadıkça, teslimiyet olmaz. teslimiyet, kişinin en çok sevdiği ümitlerini, o ümit ettiği şeyin erişilemez olduğunu gördüğünde terk etmesidir. teslimiyet kişinin kalbinin arzusu hakkında düşünmesinden vazgeçmesi değildir. aksine teslim olmak eski ilgiyi korumak, ancak yeryüzünde hiçbir şeyin bu arzuyu tatmin etmeye yetmeyeceğini kabul etmek demektir."
hepsi anımsanacaktı; ama herkes bekleyişi kadar büyüktü. biri olabilecek olanı beklediği kadar büyüktü. oysa imkansızı bekleyen herkesten büyüktü. hepsi anımsanacaktı; ama herkes mücadele ettiği şeyin büyüklüğü kadar büyüktü.
Reklam
boileau'nun dediği gibi, bir ahmak kendisine hayran olacak daha büyük bir ahmağı her zaman bulabilir.
.. ibrahim'e gelince, onu anlayabilecek hiç kimse yoktu. ve bir düşünün onun neye ulaştığını! o, aşkına sadık kaldı. fakat, tanrı'yı sevenin gözyaşına ihtiyacı yoktur, aşkında acısını unutur; evet, öylesine unutur ki sonrasında tanrı'nın kendisi hatırlatmazsa, acının en küçük bir izi bile kalmaz. çünkü tanrı dehşeti görür ve bilir, gözyaşlarının hesabını tutar ve hiçbir şeyi unutmaz. o halde, ya paradoks vardır, ki kişi birey olarak mutlaka mutlak ilişki halindedir/ ya da ibrahim yitiktir.
Sayfa 128Kitabı okudu
tüm dünyaya karşı mücadele etmek bir konfordur, kendine karşı mücadele etmekse dehşetlidir.
Sayfa 122Kitabı okudu
...büyük olanı büyük olmaktan çıkaran hakkında insafsızca konuşmak, şekilsiz bir hayal olarak uzaklaşıp gitmesine ses çıkarmamak, insani özelliğini belirgin kılmadan büyüklükte söz etmek ruhumu bulandırıyor. çünkü beni büyük yapan başıma ne geldiği değildir, benim ne yaptığımdır; ...
Reklam
tanrı`ya inanmadan seven kendini düşünür, tanrı`ya inanarak seven tanrı`yı düşünür.
Felsefe bize imanın bir açıklamasını veremez ve vermemelidir de. Felsefe kendisini anlamalı ve herhangi bir şeyi almadan en azından herhangi bir şeyin hiçbir şey olmadığını düşünmeyi sağlayarak aldatmak yerine, aslında neyi önermesinin doğru olduğunu bilmelidir. Yaşamın gereksinimleri ve tehlikelerine âşinâyım. Onlardan korkmuyorum ve yiğitçe onları karşılamaya koşarım. Korkuya yabancı değilim, benim belleğim sadık bir eş ve benim imgelemim, bana hiç benzemeyen, bütün gün işinde sessizce çalışan ve akşamları benimle güzel güzel konuşabilen, beni de sadece,çizdiği resimlere -daima manzaralar ya da çiçekler veya pastoral idiller olmasa da- bakmak zorunda bırakan çalışkan bir hizmetçidir.
Hegel'in kendisinin çok anlaşılır olmaması olduğuna inanacak kadar gözü karayım. Bütün bunları kolayca, doğal olarak bana herhangi bir zihinsel zorlama getirmeden yapabiliyorum. Ancak İbrahim hakkında düşünmek zorunda olduğumda, neredeyse tükeniyorum. Her zaman, o dev paradoksun farkındayım: Beni sürekli geri püskürten İbrahim'in yaşamının içeriği ile, bütün tutkusuna rağmen onun içine giremeyen, bir kıl boyu ilerleyemeyen benim düşüncelerim arasındaki paradoksun. Onun bir görüntüsünü yakalayabilmek için bütün kaslarımı zorluyorum, ancak aynı anda felç oluyorum.
Reklam
Dışsal ve görünür dünyaya ait eski bir ata sözü şöyledir: "Yalnızca çalışan ekmeği kazanır."Çok gariptir ki, bu atasözü asıl ait olduğu dünyaya uygulanmaz. Halbuki dışsal dünya kusurlar yasasına tabidir; ekmeği kazananın çalışmayan olduğu sıklıkla görülmektedir. Uyuyan çalışandan daha büyük bolluk içindedir. Dışsal dünyada her şey elinde bulundurana aittir, dışsal dünya kayıtsızlık yasasına tabidir ve yüzük cini, ister Nureddin olsun ister Alaaddin, yüzüğü kim takarsa ona itaat eder ve dünya hâzinelerini, onları bulan elinde bulundurur. Ruh dünyasında her şey tersinedir. Burada bir sonsuz kutsal düzen egemendir, burada yağmur haklı ve haksız ayırmadan üzerlerine yağmaz, burada güneş hem iyi hem de kötünün üstüne doğmaz, burada yalnızca çalışan ekmeği kazanır ve yalnızca ıstırabı bilen huzuru bulur, yalnızca dünyanın altına kadar alçalan sevdiğini kurtarır, yalnızca bıçağını çeken İshak'ı alır. Çalışmayan ekmeği kazanmaz, ancak, tanrıların Orpheus'u sevdiğinin yerine boş bir figürle kandırmaları gibi, kandırılır. Orpheus kandırıldı çünkü o cesur değil zayıf yürekliydi, kandırıldı çünkü o bir adam değil, lir çalıcısıydı.
Eğer insanda ebedî bir bilinç yoksa, eğer her şeyin dibinde yalnızca vahşî bir kargaşa, karanlık tutkularda şekil değiştirerek yüce ya da önemsiz her şeyi üreten bir güç varsa; eğer her şeyin altında akıl sır ermez, doymak bilmez gizli bir boşluk yatıyorsa, yaşam umutsuzluktan başka ne olacaktır?
Hiçbir büyük deha yoktur ki biraz deli olmasın. Bu delilik, varoluşta dehaların kısmetine düşen bir ıstıraptır.
İnsan, almanın vermekten zor olduğunu öğrenememiştir.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.