Hani aksiyondan uzak, sakin filimler vardır ya, onları izlenesi kılan ondaki monolog ve dialoglardır. Tam tamına öylesi bir filmi andırıyor içerik olarak. Yerleştiği vadiyi yeşillendiren, yıkık, dökük köyü ve insanlarını imar eden, adeta bir kasabaya çeviren ermiş hüviyetinde bir doktoru bir subay ziyarete gelir.
Hasta olduğunu ve burada tedavi olmak istediğini söyler. İnsancanlısı doktor memnuniyetle kabul eder.
İki gizemli adam hemen dost olur. Doktor ona vadiyi gezdirir ve monologlor ve dialoglar başlar. Önce vadinin mazisini ve doktorun düzeltmek için giriştiği mücadeleyi anlatır, ertesi gün devlet, seçim ve seçim hakkı konusunda vadiden konuklarla bir münazara gerçekleşir. Daha sonra bir çiftçinin ağzından ve çiftçilere has bir anlatım olmak üzere Napolyon'un harika ötesi hayatını ve mücadelesini dinleriz. Son bölümlerde ise doktor dostluklarına binaen subaya açılır ve içini döker, bunun üzerine de subay...
Duygusal, düşündürücü ve sıcacık bir hikayeydi. Doktorda Victor Hugo'nun Sefilleri'ndeki papazı gördüm ve sevdim. Subay da sevilesi ve sempatik bir karakter.
Aksiyondan uzak, sıcak ve düşündürücü bir kitap okumak istiyorsanız mutlaka okuyun...
Iyi okumalar..