Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Köylüler

Talip Apaydın

Köylüler Gönderileri

Köylüler kitaplarını, Köylüler sözleri ve alıntılarını, Köylüler yazarlarını, Köylüler yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bir daha dünyaya gelirsem...!
Haceli kımıldamıyordu. Kasaba yolundaki toprak yarıntısına bakıyor bir zaman konuştukları, umutla bekledikleri şeyi düşünüyordu. Gülümsedi kendikendine. - Niye güldün? Sordu Mahmut. - Kasaba yoluna bakıyorum da... Hani bir zamanlar beklerdik, o yoldan birşeyler gelecekti. Gelemedi gitti. Mahmut başını eğdi. Yüzü karardı. Bakmıyordu artık oraya. Konular değişmişti. Yıllar geçtikçe unutuluyordu. Şimdi bambaşka sorunların içindeydiler. Değişmeyen tek şey yoksulluktu. bitmeyen iş güç, sonu gelmez didinme, ama hep aynı kalan köylüce yaşamdı. Birbirlerine bakıp kafaları salladılar. Neden sonra Haceli doğruldu. - Bir daha dünyaya gelirsem... sonunu getiremedi.
Sayfa 299 - Cem YayıneviKitabı okudu
Kabahat samur kürk olmuş da kimse giymemiş..
Sayfa 297 - Cem YayıneviKitabı okudu
Reklam
- Bilemiyorum. Benim kafamı kurcalayan da hep bu. Bakıyorum, zengin takıma gittikçe büyütüyor işi. Hacı Nuri ağa, bizim Kocakaş İbrahim bey, eskisinden daha çok zengin oldular. Ama bizler çalış çalış, hep aynı. Neden böyle oluyor, anlıyamıyoruz. - Çünkü olanaklardan hep onlar yararlanıyor. Devlet kapılarına siz değil, onlar yanaşıyor. Hem paraları var, hem de ağızları laf yapıyor. Sizde ise ikisi de yok.
Sayfa 278 - Cem YayıneviKitabı okudu
- Anılarınızı yazmak istiyorum. Siz söyleyeceksiniz, ben yazacağım. - Aman öğretmen bey, bizim anılarımızın ne değeri var? Unutulduk bile. - Yok, öyle değil. Birgün çok değerli olacaksınız. Daha çok konuşacağız bu konuları. Siz köksünüz Mahmut ağabi. Kök çok önemlidir. Sizi unutanlar büyük hata işliyorlar. Siz olmadan hiçbir şey olmaz. Gösterişten öteye geçemezler. Bazı çevreler bunu anlamak istemiyor, biliyorum. Çünkü işlerine gelmiyor. Aslında en büyük güç sizsiniz, ama bir kıyıya itiliyorsunuz gittikçe...
Sayfa 272 - Cem YayıneviKitabı okudu
Mahmut uyuyamadığı zaman onları izliyordu. Kulağı gözü ikisinin üstündeydi. Başka kimsesi kalmadığını düşünüyor ve şaşıyordu buna. Ne çabuk, ne kolay oluvermişti? Anasının sesi, o egemen bakışı hep gözünün önündeydi. Bir çocuk gibi öksüzlük duyuyordu. Ağlayası geliyordu bazan burnunun ucu sızlıyordu. Bir omuzu kımıldanıyordu kendiliğinden. Engel olmak için pencereye eğilip bakıyordu.' Boşlamış gibiydi her yer. Bir anlamsızdı yaşamak.
Sayfa 266 - Cem YayıneviKitabı okudu
Kör olasıca yoksulluk, kimsesizlik!..
Ama Haceli kendi haline kalınca tedirgin oldu. Bu adam zengin, herkesle dost ahbap. Kasabanın memurlarıyla hakimiyle kaymakamıyla senli benli. Nereye gitse ayakta karşılanır, baş köşeye buyur edilir. Yarın bir iş çıkarır da hükümet kapılarına düşersek, okkanın altına gideriz. Onunla başa çıkamayız. Parası var, hatırı var. Her kapıyı açar. Biz ise... kime güvendik de yaptık bu işi tüü... Gece uyuyamadı. Döndü durdu iki yana. Oturup pencereden dışarı baktı, karanlıkta, karşısında devler, yapayalnız duydu kendini. Çoluk çocuğunu düşündü. Sırtı ürperdi.
Sayfa 263 - Cem YayıneviKitabı okudu
Reklam
- Hastir! diye ortaya fırladı Hacı Nuri. Çok kızmıştı. Alnımın teriyle kazandım ben onu. Sen de adam ol da kazan! - Hacı efendi, Hacı efendi!.. Söyletme beni. Biz o zaman cephelerde çakmak çakıyorduk, sen ne yapıyordun ha? - Ulen baldırı çıplak! İki tetik çektim diye kendini adam oldum mu sanıyon? Sen nasıl konuşursun benimle böyle, Zibidi! Hacı Nuri bastonu kaldırmış bağırıyor, sesi boğuluyordu. Odanın içi karmakarış olmuştu. Haceli kendinden beklenmiyen bir soğukkanlılıkla dikildi. - Ben zibidi değilim Hacı efendi. Yoksulum emme namuslu adamım. Kapına gelip ekmek istemedim. Allah göstermesin. Gittim vatan kurtarmak için savaştım. Sen ne yapıyordun o zaman? (Birden bağırdı) Evinde Yonan subaylarını ağırlıyordun, karı oynatıyordun, yalan mı ha, söyle?
Sayfa 261 - Cem YayıneviKitabı okudu
Harman sonu olmuş, güz ayları geçmiş, Mahmut kendini hâlâ toplayamamıştı. Derin bir yalnızlık ve hüzün bulutu içinde yaşıyordu. Ya mezarlığa gidip oturuyor, ya da evinin duvarı dibine uzanıp güneşleniyordu. Selim bir işi yoksa hep yanıbaşındaydı. O da konuşmuyordu artık. Konuşacak şeyleri hep bitirmişlerdi.
Sayfa 257 - Cem YayıneviKitabı okudu
Murat... :((
- Bunu da mı gösterecektin Alaah! diye var gücüyle bağırdı. Ağlama sesleri büsbütün yükseldi. Ayşa kadının kalın sesi yeri göğü yırtıyordu. Bağrını yumrukluyor, yerleri tırmıklıyor, ne dediği belli olmayan sözcüklerle yas tutuyordu. İki kadın koluna girdi, yatıştırmaya çalıştı. İtti onları, "bırakın benii, ben niye yaşıyoruum, nem kaldı bu dünyadaa! diye bağrıyordu. Zorlukla sürükleyip öbür odaya götürdüler. Hacer de oradaydı. Diz çöküp sedire kapanmıştı, hıçkırıyordu.
Sayfa 249 - Cem YayıneviKitabı okudu
- Ah ulen bir sahibi yok şu milletin! diye söylendi Mahmut. Kendinden başka kimse duymadı sesini..
Sayfa 236 - Cem YayıneviKitabı okudu
99 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.