Köylü Milletin Efendisydi sözde,
Ama hiç efendilik yaşamadı.
Osmanlı’da ezdi cumhuriyette…
Canlarını dişlerine takıp mücadele eden halk kurtardı ülkeyi.
Sonra çoğu savaş kaçağı, düşman işbirlikçisi tuttu suyun başını.
Onlar yedi cumhuriyet kaymağını.
Köylü sesini duyuramadı. Kimse onları duymadı, önemsemedi. Ülke kurtulduktan sonra hepsi köyüne geri döndü. Ülkeleri onları unuttu. Unutuldular. Yoksuldular. Yoksul olarak kaldılar…
Atatürk büyük adam. Türk halkını en zayıf döneminde derleyip toplamış, sömürgeciliğe karşı yaman bir savaş vermiş. Halktan yana bir devlet kurmuş. Ama halkın katkısı sağlanamıyor. Yani halk buna hazır değil. Halk çok uzak duruyor.
Şu öğretmen. Yaşı yarım kadar ancak. Ama okumuş, biliyor düşünüyor. Bir de bizim köylülere bak. Okumadan olmaz evet. Hem yoksul, hem bilgisiz oldun mu, kimse adam yerine koymaz. İşte can alan noktası burası işte.
Hep cahillikten, yokluktan çekiyoruz.
Bilemiyorum. Benim kafamı kurcalayan da hep bu. Bakıyorum, zengin takıma gittikçe büyütüyor işi. Hacı Nuri ağa, bizim Kocakaş İbrahim bey, eskisinden daha çok zengin oldular. Ama bizler çalış çalış, hep aynı. Neden böyle oluyor, anlayamıyoruz.
Cahil insan ezik olur, hep altta kalır. Başkaları onu güder, kullanır. Bizim halkımız yüzyıllardır bu durumda kalmıştır arkadaşlar, hep güdülmüştür. Hiç saklamaya gerek yok. Biz şimdi, bu onur kırıcı durumdan kurtulmağa çalışıyoruz. Atatürk açtı bize bu yolu, o gösterdi. Daha önce bu ulusu yönetenler bizi güdülecek bir sürü gibi görüyorlardı. Yazgımızı onlar yazıyordu. İstedikleri yere götürüyorlardı. Ama biz de insanız, değil mi? İyiyi kötüyü, doğruyu yanlışı biz de ayırt ederiz. Bu neyle olur, bilgiyle, okumakla!