"Bugün nasılsınız bu arada?"diye sordum.Doruk Bey kahvesinden bir yudum almadan hemen önce fincanının üstünden bana bakıp göz kırptı.""Yakışıklıyım.Sen?"
"Hayatta bazen düşebiliriz. Canımız acıyabilir, dizlerimiz kanayabilir." güven verici bir şekilde ellerini sıkıp parmaklarının üstüne öpücüklerimi sıraladım. "Ama önemli olan o an çektiğin acı değil, o acıya rağmen düştüğün yerden kalkmandır. Ayağa kalkmayı başarırsak diğer tüm sıkıntıların üstesinden gelebiliriz. O yüzden düştüğünde ilk işin ağlamak olmasın tamam mı? Önce ayağa kalk ve anneni bul."
"Çünkü sen benim acıyan yerlerimi öpersin dimi anne?" diye sorduğunda aniden gelen ağlama hissiyle burnum sızladı. Başımı sallarken gülmeye çalıştım.
...
"Bunu alalım mı?" dedi Pamir cinsini bilmediğim bir köpeği gösterip. "Adını da Tarçın koyarız."
"İsmini Doruk amcan koyacak. Sonuçta onun köpeği."
"Yoo." dedi Pamir yanımıza gelip Doruk'un elini tutarken. "O bizim köpeğimiz olacak değil mi Doruk amca?"
"Aynen dostum. Sen ne istersen onu alacağız." Pamir bana bilmiş bir bakış atınca ona dil çıkardım.