Kudüs kim için neden kutsal?
İnsanlar ilahî olanı neden kutsal şehirlerde arıyor? Ya da Kudüs’ün kendileri için kutsal olduğunu söylediklerinde ne demek istiyorlar? Makalenin belkemiğini oluşturan bu sorular Armstrong tarafından çarpıcı bir şekilde cevaplanmış.
Arsmtrong’a göre kutsal yerlerin çoğunlukla geçmişte yaşanmış önemli olaylarla bağdaştırıldığı doğrudur. Fakat kutsal bir mekâna duyulan bağlılık, bu tanımın çok daha ilerisine gitmektedir. “Kudüs örneğine baktığımızda, Hıristiyanlık açısından bu mantığın doğru olduğunu teyit edebiliyoruz, zira burası İsa’nın ölüp göğe yükseldiğine inanılan yer. Bununla birlikte Yahudilik açısından böyle bir durum olmadığını görüyoruz. Kudüs Tevrat’ta, yani Tanah’ın en önemli ilk beş kutsal kitabında açıkça geçmediği gibi, Hz. Musa’nın Mısır’dan Çıkışı ile bağlantılı olayların hiçbiri de burada geçmiyor. Yahudiler niçin Tanrı’nın Hz. Musa’ya 10 Emri verdiği ve kendisini seçilmiş insanlara adadığı Sina Dağı’nı değil de, Kudüs’teki Siyon Dağı’nı daha kutsal kabul eder? Veya dinî geleneğin en önemli olayları Arabistan’da, yani Müslümanlar için dünyanın en kutsal iki şehri olan Mekke ve Medine’de gerçekleşmiş olmasına rağmen, Müslümanlar niçin Kudüs’ü kutsal kabul eder?”