Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Küller ve Kemikler

Ahmet Uluçay

Küller ve Kemikler Sözleri ve Alıntıları

Küller ve Kemikler sözleri ve alıntılarını, Küller ve Kemikler kitap alıntılarını, Küller ve Kemikler en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Sabret Yakup, gün olur çıkar Yusuf kuyulardan. Güneş, ay ve on bir yıldız secdeye varır önünde. Mısır'ın tahtı onu beklemekte Yakup. Zuleyha'nın gözü yollardadır şimdi. Bu öyle bir öyküdür ki, dipsiz kuyuların kör karanlığından Mısır'a yükselişin öyküsüdür. Gün olur Yakup, gün olur, Züleyha'nın konukları Yusuf'un güzelliği karşısında ellerindeki meyveler yerine parmaklarını keserler.
Avuç içi kadar, küçücük dünyamda ben böyle mutlu yaşarken kim soktu aklıma uzak denizleri? Sinemaları kim soktu aklıma? Hangi al yanaklı fettan baştan çıkardı beni? Yurdumu yitirdim Yakup. Ruhuma bir sıla yok artık..
Reklam
“ Senin sandığın kadar temiz ve kirlenmemiş değilim. Sen kendi içindeki güzellikleri görüyorsun bende. Bu da beni utandırıyor, bir görev yüklüyor: Utanmadan kendimle yüzleşebilmeyi başarmayı, sağlam bir iç dürüstlüğü kazanabilmeyi... Ancak senin yanında olduğum gibi görünebiliyorum. Belki... Belki senden kaçamadığımdan o da... ”
İstanbul: Küre, 2015, s.54-55Kitabı okudu
Yani Matematikten Anlamamak, Biraz da Atatürk Olamamak
Yani matematikten anlamamak biraz da Atatürk olamamak, ona layık olamamaktı. Ne kadar ayıp! Ne utanılacak bir durum! Atatürk karatahtanin üzerinde asılı duran posterinde kaşlarını çatar, akşama kadar bakışlarını benden ayırmazdı. Bende utançtan başımı öne eğer, onunla göz göze gelmemeye çalışırdım. Ara sıra elimde olmadan Atatürk'e gözüm ilişecek olsa, diğer çocuklara gülümseyen sevimli yüzü hemen değişir, yeniden kaşlarını çatardı. Hem yedi kere sekizin elli altı olduğunu bilmiyorsun hemde utanmadan yüzüme bakıyorsun! Ben senim atan değilim! Diye azarlardı beni. Gözlerim yaşarır, yüzüm utançtan kıpkırmızı olur, hıçkırıklarıma zorla sahip olmaya çalışarak başımı öne eğerdim.....
Başımı alıp gidesim geliyor, her vardığım sonun bir ilk adım olduğunu bile bile...
Demek yaptığım dünyalar güzeli resimler, bayramlarda elimi kolumu sallaya sallaya, bas bas bağırarak okuduğum şiirler beş para etmiyordu. Babamın deyişiyle "asri dünyada" yerim yoktu benim
Reklam
Bu öyküler senin öykülerin hep. Benden böyle öyküler çıkmaz Yakup. Sen gözlerini ödünç vermesen dünya bu kadar güzel görünmez.
Sayfa 55
Babamla bir kahvede oturuyorduk. Yerde gazoz kapakları vardı. Üzerlerinde rengarenk resimler ve yazılar vardı gazoz kapaklarının. Bizim oralardaki gazoz kapaklarına hiç benzemiyordu. Bizimkiler alüminyum renkli, hiç de çekici olmayan şeylerdi. Ben kahvede gazoz kapağı toplamaya başlamıştım. Bu renkli şeyleri köydeki çocuklar bende gördüklerinde kim bilir ne kadar imreneceklerdi... Ensemi bir el kavradı. Babamdı. "Ayıp!" dedi. "Yere atılan şey alınmaz!" Demek kentte onurlu bir köylü olacaktım. Belki de aldığım ilk toplumsal ders buydu Yakup: Sınıfımın onurlu bir üyesi olmak.
Sayfa 22 - Küre YayınlarıKitabı okudu
Ne başı yastığa çeyrek kala uyuyan biriyim ne Yakup gibi pürüzsüz bir içim var benim. Kendime bir ninni söylemeye çalışıyorum. “Haydi, uyu yüreğim” diyorum. Say ki başucunda rüya gören bir mum yanıyor. Say ki uzak, issiz bir dağ başında yeni başladı yağmur. Say ki doktorlar yanıldı, ameliyat filân yok. Haydi, yum gözlerini. Beğenmediğin, sevmediğin dünyayı göz kapaklarının dışına hapset. Bir jenerik geçir zihninden, bir öykü başlat. Bak, bir simitçi geçiyor. Bağır. Bir simit al. Sonra bir emekliler kahvesi ara kendine. Bin özgürlüğünün kanatlarına, görülmemiş düşlere, uyunmamış uykulara uç... Haydi, yaslan kuş kanatlarına, uç yüreğim, uç...
Sayfa 66 - Küre YayınlarıKitabı okudu
278 öğeden 181 ile 190 arasındakiler gösteriliyor.