Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kur'an-ı Kerim ve Kısa Açıklamalı Meali

Mahmut Kısa

En Yeni Kur'an-ı Kerim ve Kısa Açıklamalı Meali Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Kur'an-ı Kerim ve Kısa Açıklamalı Meali sözleri ve alıntılarını, en yeni Kur'an-ı Kerim ve Kısa Açıklamalı Meali kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
43. Ey Peygamber! Hakikati inkâr edenler, “Sen Allah tarafından gönderilmiş bir Peygamber değilsin!” diyorlar. Onlara de ki: “Benimle sizin aranızda şâhit olarak Allah yeter; bir de Kitap hakkında bilgi sahibi olanlar! Allah, bana indirdiği Kur’an gibi apaçık bir mûcizeyle, benim Peygamber olduğuma şâhitlik etmektedir. Dolayısıyla, Kur’an’ı inceleyip gereği gibi anlayanlar, kaçınılmaz olarak onun Allah tarafından gönderilmiş bir kitap olduğuna şâhitlik edeceklerdir. Nitekim, Tevrat ve İncil’de de Rasulullah sallAllâhu aleyhi ve sellemin Peygamberliğini müjdeleyen ayetler vardır. Bunları hakkıyla bilen Yahudi ve Hıristiyanlar da bu hakîkati kabul ve itiraf etmektedirler.”
28. Onlar, Rab’lerine yürekten iman eden ve Allah’ın öğüt ve uyarılarla dolu Zikri ve en büyük mûcizesi olan Kur’an sayesinde akılları ve kalpleri doyuma ulaşan, huzura kavuşan kimselerdir. Onlar, Kur’an’dan daha açık, daha ikna edici bir mûcize olamayacağını bilen ve kalpleri ancak onunla tatmin bulup sükûnete kavuşan kimselerdir. Şunu iyi bilin ki, kalpler ancak Allah’ın Zikri ve en büyük mûcizesi olan bu Kur’an sayesinde şüphelerden arınır; inkâr ve nifak hastalılarından, ruhsal çalkantılardan kurtulur ve gerçek anlamda mutluluk ve huzura kavuşabilir! Allah’ı zikreden, O’nu duyumsayan gönüller, varlık âleminde yalnız olmadıklarını bilir, dâimâ O’nun yakınında ve himayesinde, güvence içinde olduklarını hissederler. Allah’ın zikriyle, O’nun gönderdiği Kur’an mûcizesiyle doyuma ulaşmayan kalplerin, başka bir şeyle huzur ve itmînân bulmasına imkân yoktur! Öyleyse: 29. Ne mutlu, Kur’an’ın rehberliğinde iman edip doğru ve yararlı işler yapanlara! Çünkü sonsuz bir mutluluk ve muhteşem nîmetlerle bezenmiş hârika bir yurt onları bekliyor!
Reklam
23. O yurt, sonsuz mutluluk diyarı olan Adn cennetleridir ki, hem kendileri girecek oraya, hem de kendileri gibi dürüst ve erdemlice yaşamış olan ataları, eşleri, çocukları ve diğer bütün sevdikleri. Ve cennetin her kapısından, akın akın melekler yanlarına gelecek ve onları şu tebriklerle karşılayacaklar: 24. “Dünyada gösterdiğiniz sabrın karşılığı olarak, ebedî huzur, esenlik ve selâm size olsun! Bakın, ne güzelmiş âhiret yurdunun mutlu sonu!” 25. Öte yandan, Allah’a elçileri aracılığıyla vermiş oldukları sözü, hem de onu yeminleriyle pekiştirdikleri hâlde ihânet edip bozan, insanın gerek Rabb’iyle, gerek içinde yaşadığı toplumla ve gerekse diğer varlıklarla kurması gereken sevgi ve şefkate dayalı ilişkileri baltalamak sûretiyle, Allah’ın kurulup geliştirilmesini emrettiği ilişkileri kesip atan ve yeryüzünde fesada, yozlaşmaya yol açarak bozgunculuk yapanlara gelince, onlara dünyada da, âhirette de lânet vardır ve yurdun kötüsü olan cehennem, onların sonu olacaktır! Onlar, dünyada sahip oldukları güç ve servetle şımarıp aldanmışlardı. Oysa ki:
14. Kabul edilip karşılık görecek olan gerçek duâ, ancak Allah’a yapılan duâ ve yakarışlardır ve huzurunda el açıp kendisine yalvarılmaya lâyık olan kudret, yalnızca O’dur. İnkârcıların, Allah’ın yanı sıra kendilerine yakardıkları sözde tanrılar ve yüceltip ilâhlaştırdıkları varlıklar ise, onların duâ ve yakarışlarına hiçbir şekilde karşılık veremezler; Allah’tan başkasına yalvaranların durumu, tıpkı sular gelip ağzına dökülsün diye avuçlarını açıp suya doğru uzatan susamış bir kimsenin hâline benzer ki, zavallı adam bu durumda ne kadar beklerse beklesin, suyu avuçlayıp ağzına götürmedikçe, su kendiliğinden gelip onun ağzına asla girmeyecektir. İşte kâfirlerin duâsı da, aynen böyle hedef ve amacını şaşırarak boşa gitmeye mahkûmdur. Hâlbuki:
5. Nasıl, bu muhteşem güzellikler karşısında hayrete düştün, değil mi? Fakat bunlar ne kadar hayranlık vericiyse, inkârcıların, “Ne yani, mezarlarda çürüyüp toprak olduktan sonra, biz yeniden mi diriltilecekmişiz? Hiç öyle şey olur mu?” şeklindeki iddiaları da en az bunun kadar hayret ve dehşet vericidir. İşte bu iddiada bulunanlardır, sonsuz
-13- RA’D SÛRESİ Mekke döneminin sonlarına doğru indirilmiştir. Adını, on üçüncü ayette geçen gök gürültüsü anlamına gelen “ra’d” kelimesinden almıştır. 43 ayettir. Rahman ve Rahim olan Allah’ın Adıyla! Beni yoktan var edip üstün yeteneklerle donatan ve kulluk göreviyle yeryüzüne gönderen sonsuz şefkat ve merhamet sahibi yüce Rabb’imin adıyla,
Reklam
86. Eğer Allah’a ve âhiret gününe inanıyorsanız, dürüst alışveriş sonucunda Allah’ın size bıraktığı helâl kazanç sizin için çok daha hayırlıdır. İşte ben sizi uyarıyorum. Öğütlerimi tutmadığınız takdirde, sorumluluğuna da katlanacaksınız. Zira ben, sizin başınızda bekçi değilim. 87. Bunun üzerine kâfirler, “Ey Şuayb!” dediler, “Atalarımızın
27. Bunun üzerine, kavminin önde gelen inkârcıları, halkı sömürerek kurdukları kölelik sisteminin yıkılacağı ve böylece alışageldikleri lüks ve refah dolu yaşantının sona ereceği endişesiyle, “Ey Nûh!” dediler, “Görüyoruz ki, sen de bizim gibi fâni bir insandan başka bir şey değilsin. Allah peygamber göndermek isteseydi, olağanüstü güçlere sahip bir melek gönderemez miydi? Üstelik, bu ülkede ezilen, horlanan dar görüşlü ayak takımından başka hiç kimsenin sana uymadığını görüyoruz. Eğer bu din güzel bir şey olsaydı, herkesten önce bizim gibi akıllı, zengin ve yetenekli insanlar ona inanırdı. Bize göre kişinin doğru yolda olduğunu gösteren tek ölçü, sahip olduğu güç ve zenginliktir. Sizin bize karşı bir meziyetinizi, üstün bir tarafınızı da göremiyoruz ki, onun için isteklerinize boyun eğelim. Tam tersine, bize öyle geliyor ki, sizler bu ülkede iktidarı ele geçirmek amacıyla kutsal din duygularını istismar eden, halkı kandırmak için de bu niyetini gizleyip sürekli iyi görünmeye çalışan birer yalancısınız!”
20. Onlar, her ne kadar kendilerini yeryüzünde tek egemen güç ilan etseler de, Allah’ı âciz bırakacak değillerdir ve onların Allah’tan başka sığınabilecekleri hiçbir kurtarıcıları, koruyucuları ve onları Allah’ın azabından kurtaracak hiçbir dostları yoktur. Kendileri saptıkları yetmiyormuş gibi, başkalarının da sapmasına öncülük ettikleri için, cezaları kat kat artırılacaktır. Daha bu dünyada nice belâlarla yüz yüze gelecekler, toplumu her türlü ahlâksızlık baştan başa saracak, yaratılış amacını unutan ve mutluluğu yalnızca maddede arayan gönüller, hiçbir zaman gerçek huzuru bulamayacak. Fakat inkârcılar, asıl cezayı âhirette çekecekler ve kendilerine asla merhamet gösterilmeyecek. Çünkü onlar, hakîkati dinlemeye bile tahammül edemiyor, apaçık gerçekleri görmeye yanaşmıyorlardı.
13. Yoksa inkâr edenler, “Kur’an’ı Muhammed uydurdu!” mu diyorlar? O zaman onlara de ki: “Eğer benim gibi okuma yazması bile olmayan bir kişi; böyle muhteşem sûreler ‘uydurabiliyor’ ise, o hâlde; Haydi, siz de ifâde güzelliğinde, ortaya koyduğu mükemmel hayat tarzında Kur’an’la boy ölçüşebilecek bir kitap, veya en azından Kur’an sûreleri ayarında on tane uydurulmuş sûre meydana getirin bakalım! Eğer Kur’an’ı Muhammed uydurduysa, onu susturmak için bundan daha iyi bir fırsat olabilir mi? Öyle ya, İslâm’ı yok etmek için bunca zahmet çekmeye, malınızı mülkünüzü, çoluk çocuğunuzu bu uğurda fedâ etmeye ne gerek vardı? Onun ‘uydurduğu!’ sûreler gibi birkaç sûre yazarsınız, olur biter. Zira hepiniz güzel söz söyleme sanatını iyi bilen insanlarsınız. ‘Yok buna tek başımıza güç yetiremeyiz’ diyorsanız, o zaman Allah’tan başka yardıma çağırabileceğiniz kim varsa, becerisine güvendiğiniz bütün şâirlerinizi, edebiyatçılarınızı, filozoflarınızı, ilim ve fikir adamlarınızı çağırın! Çağırın da, hepiniz el ele vererek güzellik ve doğrulukta Kur’an’la boy ölçüşebilecek on sûre, hiç değilse bir tek sûre yazın; tabii eğer bu iddianızda samîmî iseniz...
692 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.