Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Kur'an-ı Kerim'de Üç Temel Kaide

Mahmud Ebu Muaz

Kur'an-ı Kerim'de Üç Temel Kaide Sözleri ve Alıntıları

Kur'an-ı Kerim'de Üç Temel Kaide sözleri ve alıntılarını, Kur'an-ı Kerim'de Üç Temel Kaide kitap alıntılarını, Kur'an-ı Kerim'de Üç Temel Kaide en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Artık Kur'an-ı Kerim'in üzerinde gereği gibi düşünüp tefekkür etmemizin zamanı gelmedi mi? Tam 23 yıl boyunca ayet ayet inen bu kitaba inandığımızı söyleyip, yılın belirli zamanlarında okumakla inanmış oluyor muyuz gerçekten?
بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم Müşrikler inanç ve yaşantıda Allah subhanehu ve teala’nın şeriâtinden yüz çevirmişlerdir. Günümüzde Müslüman olduklarını söyleyen yöneticiler, Allah subhanehu ve teala’nın hükümlerinden yüz çevirerek kendi beşeri hükümlerini tatbik etmektedirler. Din adamı olduklarını söyleyen kişiler
Sayfa 187 - Hüccet yayınları
Reklam
Teşri'de (Kanun Yapma) Şirk
Teşrîde bulunmak, yani insanların yaşamlarına dair şeriât belirlemek, yalnızca âlemlerin Rabbi olan Allah subhanehu ve teala’ya ait bir ilâhlık vasfıdır. Bu hakka ne bir şahıs, ne bir parti, ne bir meclis, ne bir kurul, ne de bir yönetici veya kral asla sahip olamaz. İnsanların yaratıcısı, onların tüm ihtiyaçlarını karşılayan, onları dünya nimetlerinden faydalandıran yalnızca Allah subhanehu ve teala olduğu gibi, onların nasıl yaşayacaklarını belirleyen, onlar için nelerin serbest nelerin yasak olduğunu belirleyen kanun koyan, teşrîde bulunan da yalnızca Allah subhanehu ve teala’dır.
Sayfa 99 - Hüccet yayınları
“Yaratmak da, hükmetmek de Allah’a aittir.” (A'raf 54)
Sayfa 23 - Hüccet yayınları
Siz okuyucularımızdan Allah için düşünmenizi istiyoruz ve hak olan bu davada bir an önce yerinizi almanızı yüce Allah subhanehu ve teala’dan niyaz ediyoruz.
Hüccet yayınları
Kur’an-ı Kerim’de, gerek işlenen suçlara verilecek cezalar ile ilgili ve gerekse de çıkan ihtilafları çözüme kavuşturmak için daha birçok hüküm vardır. Şimdi size bir soru soralım: Günümüzdeki mahkemelerde insanların arasında çıkan anlaşmazlıklarda veya işlenen suçlarda neye göre hüküm verilir? Örneğin; Allah subhanehu ve teala mirasta, kadına erkeğin aldığının yarısını verin derken, evlilerden zina edenlere recm, bekârlardan zina edenlere ise sopa cezası verin derken, içki içene ceza uygulayın derken, hırsızlık edenin elini kesin derken, günümüz mahkemeleri bunlar ve bunlar gibi meselelerde nasıl hüküm verirler? Tabi ki Allah subhanehu ve teala’nın kanunları ile değil, kendi uydurdukları kanunlar ile ceza verirler. Hatta Allah subhanehu ve teala’nın suç dediği ve ceza uygulayın diye hüküm belirttiği birçok meseleyi suç dâhi görmezler. (İçki, kumar, faiz, zina vb.) İhtilaflı herhangi bir meselede hüküm verecek olan, isterse bir kişi isterse de bir kurum veya kuruluş olsun, Allah subhanehu ve teala’nın kitabı yerine, O’nun dışında farklı bir hüküm ile hükmederse, bu kişi veya kurum tâğut olmuş olur.
Hüccet yayınları
Reklam
Teşri'de Bulunmak
Teşrîde bulunan kişi; kanun yapan, yasa çıkartan kişidir. Bu da Allah subhanehu ve teala’nın Kur’an-ı Kerim’de insanlar için uygun görüp beğendiği ve bu şekilde yaptığı yasaları olmasına rağmen, başka insanların veya meclislerin Kur’an yasaları yerine farklı yasalar yapmasıyla ortaya çıkar. Örneğin; Kur’an-ı Kerim’de Allah subhanehu ve teala içki içen kişi hakkında bir yasa koymuştur. Allah subhanehu ve teala tarafından yapılmış olan bu yasaya rağmen bir kişi veya meclis yeni bir yasa çıkartıp Allah subhanehu ve teala’nın yasasını değiştirdiğinde, bu kişi veya meclis Allah subhanehu ve teala’ya ait olan teşrî hakkını kendisinde görerek tâğut olmuş olur. Günümüzde bu olay şöyle meydana gelmektedir: İnsanlar tarafından bu işi yapmaları için seçimle vekiller tayin edilir, seçilmiş vekiller mecliste insanlar için uygun gördükleri yasaları oylama ile belirlerler. Bu kişi veya kuruluşlar Allah subhanehu ve teala’ya ait olan teşrî hakkını kendilerinde görerek kanun çıkardıklarından ötürü tâğutturlar. “Biz, bir âyetin hükmünü yürürlükten kaldırır veya onu unutturursak (ertelersek), mutlaka daha iyisini veya benzerini getiririz. Bilmez misin ki Allah her şeye kadirdir.” Bakara Suresi: 106. “Yoksa Allah’ın dinde izin vermediği bir şeyi onlara meşru kılan (teşrî yapan) ortakları mı vardır? Eğer kesin yargı bulunmayacak olsaydı aralarında hemen hükmedilirdi. Doğrusu zalimlere can yakıcı azap vardır.” Şura Suresi: 21.
Sayfa 190 - Hüccet yayınları
Bir kişinin Kur’an-ı Kerim’e tâbi olması, o kişinin hayatı içerisindeki tüm meselelerde Kur’an-ı Kerim’in emirlerine muhalefet etmeksizin itaat etmesi ile mümkün olur.
Sayfa 72 - Hüccet yayınları
Bir iş adamının iş yerinin duvarına Kur'an-ı Kerim'in ayetlerini asması mı o kişinin Kur'an'a inandığını gösterir? Yoksa iş yerinde gerçekleştirmiş olduğu ticareti için Kur'an-ı Kerim'i okuyup onun ayetlerine göre bir ticaret yapması mı kişinin Kur'an'a inandığını gösterir??
İşte günümüzde de aynı vakıa ile karşı karşıyayız. Allah subhanehu ve teala’nın razı olmadığı şekilde insanları yöneten, Allah subhanehu ve teala’nın kitabı ile değil de, kendi ürettikleri kanunlar ile insanlara hükmeden parlamenterler de, kendi tayin etmiş oldukları ve din adamı (!) diye görevlendirdikleri kişilere, Kur’an-ı Kerim’deki bir kısım âyetleri anlattırıp, bir kısım âyetleri ise gizletmektedirler. İnsanların vaaz dinlemek için toplandıkları camileri de, Cuma hutbelerini de kendileri belirler ve tayin ettikleri din görevlilerine bu kâğıtları okuttururlar. Bu kâğıtlarda da kendi sistem ve yönetimlerine zıt âyetleri yazmaz, bunun yerine sistem ve saltanatlarına dokunmayan; namaz, oruç, zekât, sadaka, orman haftası, anneler günü gibi konuları hutbe olarak okuttururlar.
Sayfa 29 - Hüccet yayınları
Reklam
Evet, günümüz yöneticilerinin ağızları besmeleli olabilir, Cuma namazı kılıyor hatta beş vakit namazlarını kaçırmıyor olabilirler. Yaptıkları konuşmalarda insanlara âyetler okuyor olabilirler. Fakat bu insanlar bunlarla birlikte, sadece Allah subhanehu ve teala’ya ait olan hükmetme yetkisini kendilerinde gören, Allah subhanehu ve teala’nın helallerini ve haramlarını önemsemeden meclislerinde yeni helaller ve haramlar belirleyen, eşcinsel olan bir kavimi Allah subhanehu ve teala’nın helak etmesine rağmen, onlara özgürlük veren, Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinen, bir yandan kameralar önünde mazlum insanların, bebeklerin, kadınların katledilmelerini kınayıp, diğer yandan bunları yapan insanlara hava sahalarını açan, açık açık kendilerinin lâik ve demokrat (dinin siyasete karıştırılmaması, insanların kendilerini yönetmesi inancı) olduklarını söyleyen, resmi bayramlar olarak adlandırdıkları günlerde heykeller karşısında tâzimle saygı duruşunda duran ve daha bunlar gibi birçok küfür ve şirk amelleri işleyen insanlardır. Allah subhanehu ve teala kendisine şirk koşan kişinin bir Peygamber dâhi olsa peygamberliğinin boşa gideceğini söylüyorsa, peki bu insanların işlemiş oldukları amellerin durumu nedir sizce? Bu suçu işleyecek kişi bir Peygamber bile olsa tüm amelleri boşa gidiyorsa, bu insanların amelleri kendilerini Allah subhanehu ve teala’nın azabından ve onları müşrik olmaktan kurtaracak mı?
Sayfa 157 - Hüccet yayınları
Artık Kur’an-ı Kerim’in üzerinde gereği gibi düşünüp tefekkür etmemizin zamanı gelmedi mi? Tam yirmi üç yıl boyunca âyet âyet inen bu kitaba inandığımızı söyleyip, yılın belirli zamanlarında okumakla inanmış oluyor muyuz gerçekten? Şayet Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ve yanındaki sahabeler Kur’an-ı Kerim’i sadece okumuş olsalardı, sizce müşriklerin eziyet ve işkencelerine maruz kalırlar mıydı? Neden başta Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem olmak üzere onca Müslümana işkence edip eziyet ettiler? Çünkü onlar insanlara, hayata müdahale eden, yaşam standartları belirleyen; insanın hayatına, ibâdet şekillerine ve devlet yönetimine karışan bir Kur’an okuyorlardı. Çünkü onlar Kur’an okuduklarında, Kur’an hayatlarında görünüyordu. Onlar Kur’an’dan on âyet okuyup onunla amel etmeden diğer âyetleri okumaya geçmiyorlardı. Peki, onlar neden böyle amel ediyorlardı? Neden okudukları Kur’an ile amel etme zorunluluğu duyuyorlardı? Çünkü onlar şu âyeti de Kur’an’da okuyorlardı: “Muhakkak ki bu Kur’an; sana ve kavmine bir öğüttür. İleride (ahirette) ondan hesaba çekileceksiniz.” Zuhruf Suresi: 44. İşte asıl sebep buydu…
Sayfa 18 - Hüccet yayınları
Şirk o kadar büyük bir zulümdür ki, Lokman aleyhis selam bile, daha bir şeyleri yeni yeni öğrenmeye başlayan çocuğuna ilk bunu öğretmiş ve Allah subhanehu ve teala’ya şirk koşmamasını ona söylemiştir: “Hani Lokman oğluna öğüt vererek şöyle demişti: “Yavrum! Sakın Allah’a ortak koşma! Çünkü şirk elbette büyük bir zulümdür.” -Lokman, 13 Ölüm döşeğinde olan bir anne veya babayı düşünün. Çocukları etrafına toplanmış onu dinliyorlar. Bu anne veya babanın çocuklarına yapacağı konuşmalar, artık son konuşmalar olacak. Böyle bir durumda olan anne veya baba o anda çocuklarına neler söyler? Veya onlar için endişeleneceği şeyler neler olabilir?
Sayfa 151 - Hüccet yayınları