Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kur'an Işığında Hz. Adem ve İnsanın Yaratılış Serüveni

Abdulbaki Çağatay

Kur'an Işığında Hz. Adem ve İnsanın Yaratılış Serüveni Gönderileri

Kur'an Işığında Hz. Adem ve İnsanın Yaratılış Serüveni kitaplarını, Kur'an Işığında Hz. Adem ve İnsanın Yaratılış Serüveni sözleri ve alıntılarını, Kur'an Işığında Hz. Adem ve İnsanın Yaratılış Serüveni yazarlarını, Kur'an Işığında Hz. Adem ve İnsanın Yaratılış Serüveni yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kibirli bir insan şeytanın çırağıdır.Sadece kendi benliğine ve bencilliğine inanır ve sadece kendini tanır ve takdir eder.
Sayfa 104Kitabı okudu
Kur'ân'a göre kibir küfre giden yolun ta kendisidir. Zira Kur'ân -ı Kerim, şeytanın önce "iba =kaçınıp yüz çevirdiğini "sonra "istikbar = büyüklüğünü" daha sonra da "inkâr edip kafir olduğunu" ifade etmektedir. Sad suresinin 74. âyet - i kerimesinde ise “ Yalnız İblis hariç. O büyüklük tasladı ve kafirlerden oldu. " buyrularak sadece " istikbar " ve " küfür " kavramına yer verilmiştir. Böylece kibrin küfre nasıl zemin oluşturduğunu öğreniyoruz. Taberî diyor ki "Söz konusu âyet-i kerime her ne kadar özellikle İblis'in tekebbüründen haber veriyor olsa da aslında Allah'ın emirlerini tekebbüründen dolayı kabul etmeyen, boyun eğmeyen ve ona saygı duymayan herkesin bu kapsama gireceğinin uyarısını yapar.
Sayfa 104Kitabı okudu
Reklam
Şeytan hangi yolculuklarla Hz. Âdem'e gelmiş , iman etmemiş ve secdeye kapanmamışsa Medine'deki Yahûdîler de günlükleri ve öne çıkan sürerek Hz . Muhammed'e (sav) iman etmemiş, itaat etmemiş, onun iktidarını, risaleti ni, dünyaki hilafetini ve imametini kabul etmemişlerdir. Kelimenin tam olarak "Âdem'e secde etmemişlerdir. Devir teslimi hiç değişmemişti. Bu durum maddeler şeklinde sıralarsak ; Şeytan Hz. Âdem'e karşı nasıl kibirli davranmışsa Medineli Yahûdîler de aynı şekilde Hz.Muhammed'e (sav) karşı kibirli davranmışlardır. Şeytan Hz. Âdem'e karşı nasıl bir hased beslemişse Medineli Yahûdîler de aynı şekilde Hz . Muhammed'e (sav) haset beslenmiştir. Şeytan Hz. Âdem'e tirmiş ve hilafetin yarattığına neden olmuşse Me din Yahûdîler de Hz. Muhammed'e (sav) İsrailoğulları'nın burada olduğu savunulmuşlar . Dinde kı demi savunmuşlardır . Bu hastalık onları Cebrail'e düşmanlık olacak kadar korkunç bir aşamaya sevk edilmiştir.
Sayfa 100Kitabı okudu
Konumuza Dair Nebevî İzâhlar "Sizden birinizin yaratılışı, anasının karnında kırk gün nutfe olarak toplanır. Sonra o kadar zamanda alaka olur. Sonra o kadar zamanda mudğa olur. Sonra Allah ona bir melek gönderir ve melek ona ruh üfler. Bu melek dört kelimeyle; onun rızkını, ecelini, amelini ve saadet ehli mi yoksa şakavet ehli mi olduğu yazmakla emrolunur" Konu ile alakalı olan âyetleri en güzel bir şekilde tefsîr eden bir diğer hadis ise Fethü'l - Bari kitabının sahibi İbni Hacer'in , Tirmizi , Nesai , Bezzâr gibi " sünen " kaynaklarından alıp kendi kitabında " Bab'u halki Âdem = Âdem'in Yaratılışı " konusunda zikrettiği şu hadisi şeriftir: " Yüce Allah Âdem'i topraktan yarattı , ( önce ) onu çamur kıldı . Sonra onu şekillenebilen bir balçık oluncaya kadar bekletti ve ona suret verdi. Sonra onu kuruyup ses çıkaran bir çömlek halini alıncaya kadar bekletti. ( Bu arada ) İblis onun yanından geçer ve 'sen büyük bir iş için yaratıldın' derdi . Sonra Allah ona ruhundan üfledi. Rûhun ilk girdiği yer gözler ve burun olunca da Âdem hapşırdı ve 'Elhamdulillah' dedi . Bunun üzerine Allah 'Rabb'in sana merhamet etsin' dedi." A'raf sûresi 189. âyet-i kerimesinde geçen فَمَرَّتْ بِه۪ۚ böylece bir müddet geçti" ifâdesi bu aşamalara işaret etmektedir .
"Mutarrif b.Abdillah, üzerinde ipek kumaştan yapılmış atkı ve cübbe olduğu için çalımlı yürüyen Muhallib b.Ebi Sufra'yı şu sözlerle uyarmıştı: "Ey Allah'ın kulu! Allah'ın buğz ettiği bu yürüyüş de nedir?" Bunun üzerine Muhallib: "Sen benim kim olduğumu biliyor musun?" dedi. Mutarrif ise: "Evet seni tanıyorum. Başlangıcın kokuşmuş alçak bir su, sonun kokuşan iğrenç bir leş, üstelik hayatın boyunca içinde pislik taşıyan bir mahlûksun." dedi. Bunun üzerine Muhallib o çalımlı yürüyüşünü terk etti."
İnorganik Evrenin Aşamaları Turâb = toprak Tîn = çamur Lâzıb = yapışkan çamur Sülâle = süzülen çamur Salsâl = Kuruyan çamur Fehhâr = Pişmiş Çamur Tesviye şekillenen çamur = Aslında bu kavramlar üzerinden insanı oluşturan dört temel unsura vurgu yapılmış ve şükür talep edilmiştir . "Turâb" kavramı ile ilk unsur olan "toprak" , "tîn" kavramı ile ikinci unsur olan "su" , ses çıkaran kuru çamur "salsâl" kavramı ile üçüncü unsur olan "hava" , pişmiş çamur "fahhar" kavramı ile dördüncü unsur olan "ateş" hatırlatılmaktadır . Vakia sûresinde اَفَرَاَيْتُمُ "cümlesiyle dört kez tekrarlanan soru konumuz açısından büyük bir önem arz etmektedir. Birinci soru; " Attığınız o meniye ne dersiniz ? İkinci soru ; " Ektiğiniz tohuma ne dersiniz ? Üçüncü soru ; " İçtiğiniz suya ne dersiniz ? Dördüncü soru ; " Tutuşturduğunuz ateşe ne dersiniz ? "
Reklam
Fahreddîn er - Râzî ise şu değerlendirmeyi yapmaktadır : " Rûm sûresinin 20. âyet-i kerimesinde yer alan " Sizi topraktan yaratması " ifadesinden maksat, ' sizin aslınızı / ilk atanızı topraktan yaratması'dır. Bununla birlikte şunu da söyleyebiliriz : Her insan ( temelde ) topraktan yaratılmıştır. Âdem'in topraktan yaratılması gayet açıktır. ( Âdem'in çocukları olan ) bizler ise nutfeden , nutfe ise faydalı besinlerden ki faydalı besinler potansiyel organlardan sayılmıştır. Faydalı besinler ise ya hayvanların etlerinden, sütlerinden , yağların dan veya bitkilerden oluşur. Hayvanların gıdası da aynı şekil de bitkilerdir, bitkiler ise toprakta hayat bulur. Dahası topra ğa atılan daneden buğday, çekirdekten meyve oluşur. Ağaç da ancak toprak sayesinde ağaç olur ve bitkilerin gıda haline gelebilmesi için o ağaca bir takım sıvı unsurlar dâhil olur.
Mekke'de müşrikler, Medine'de ise Yahudiler üzerinden mesele şöyle formüle edilerek özetlenebilir:Birinin itirazı "beşer nebi olmaz", diğerinin itirazı ise "bizden olmayan nebi olmaz" ddiasıdır.
Nefh'in (üflemenin) hakikati, ıslık çalma gibi iki dudak arasından havayı sıkıştırarak dışarı çıkarmaktır.Ancak burada istiare yoluyla insana ince bir güç sistemi yerleştirmek anlamında kullanılmıştır.(İbni Aşûr, et-Tahrîr ve't-Tenvîr, 13/36) Anlayacağımız insandaki ruh, çiçeklerdeki yağ, barajlardaki elektrik, kömürdeki ateş gibi bir özdür.
Tefsîr kaynaklarımızda; üflenen genellikle "can ve hayat" verme şeklinde izah edilmiştir. Zemahşeri, burada gerçek manada bir üfleme olayı ve kendisine ruh üflenen bir nesnenin olmadığını söylemiştir.Söz konusu üflenen rûh ise insana sadece can ve hayat vermeyle alakalı bir temsildir.
Reklam
"Âdem, alçak gönüllü , örtücü ve bağışlayıcı olsun diye topraktan yaratıldı. Mütevazilikte toprak gibi olmak " ifadesi, insanın yaratılışında toprak vurgusunu güzel özetle miştir. "İnsan , ihtirasına, öfkesine ve şehvet ateşine hâkim olup söndürsün diye topraktan yaratıldı. Zira bu türden ateşleri ancak toprak söndürebilir. Eşyanın onda kendisini bulması , sade, saydam, arı ve duru olması için de sudan yaratıldı . Mesaj şudur : Bu iki muazzam elementin ( toprak ve su ) karışımı olan “ çamur " ile husula gelen insan, su gibi leziz, toprak gibi aziz olmalıdır . Fahreddin er - Razî , Mefâtîhu'l - Ğayb , Fahreddin er - Razî , Mefâtîhu'l- Gayb ,
Hatta insanların "İlmi hakikat" adını verdiği ve kat'î tecrübelerle hükümler çıkardığı meseleleri dahi Kur'ân'ın hükümlerine bağlayamayız.Muhakkak ki Kur'ân'ın beyân ettiği hakikatler, mutlak ve sonsuz hakikatlerdir.Elde edilmesi yolunda kullandığı alet ve edevât ne olursa olsun; insanoğlunun yaptığı araştırmalarla ulaşabildiği şeylere, sonsuz ve kesin nazarıyla bakamayız.(Kutup, Fîzilâl 1/377-388.) Kaldıki bilimde bu günün doğrusu yarının yanlışı olabilir.
Kur'ân ve Bilim Muhammed Cevvâd Muğniyye konu ile alakalı şu açıklamayı yapar : " İnsan kaynaklı bilgi , doğru ve yanlış olma ihtimalini taşıyan varsayım ve teorilerden ibaret olduğu için yanlış olmaya maruzdur . Herhangi bir teori hakkında yüzde yüz doğru olduğunun üzerinde görüş birliğine varan nice âlimler / bilim adamları gördük . Daha sonra bizzat kendileri ya da onlardan sonra gelen başka bilim adamları yeni keşifler yapıp bir önce ki bilginin yüzde yüz yanlış olduğunu söylemişlerdir . Kur'ân hatadan ma'sûmdur . Hataya maruz olan bilgi ile hatadan masum olan bilgi arasında tamamıyla bir bağdaşlıktan söz etmek nasıl doğru olabilir ? Sonra , bilimin teorileri ve faraziyeleri her değiştiğinde veya iptal edildiğinde , Kur'an naslarını taşı madıkları manalara göre tevîl etmeye devam mı edeceğiz ? "
43 öğeden 31 ile 43 arasındakiler gösteriliyor.