Kur’an’ın Işığıyla Okumak sözleri ve alıntılarını, Kur’an’ın Işığıyla Okumak kitap alıntılarını, Kur’an’ın Işığıyla Okumak en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Oku!
Niçin?
Anlamak için,
Anlamak?
İnanmak için,
İnanmak?
Eylem için,
Eylem?
Süreklilik için,
Süreklilik?
Karakter kazanmak için,
Karakter?
Amaç için,
Amaç?
Allah'ın rızasını kazanmak.
Kur'an-ı Kerim, insanı en şerefli varlık olarak görür. İnsanı merkeze alır. Rabb'inin, kainatı ona boyun eğdirdiğini hatırlatır. İnsanı şahsiyeti, ailesi, akrabası, dili ile ilişkili geniş bir çerçevede değerlendirir. İnsanı iyilik ve kötülüğün ne olduğunu anlatır, iyiliği önerir. İnsana duayı öğretir. Yaratılış gerçeğini hatırlatır.
Modernitenin merkezi yapısı, pozitivizmin kalın duvarı ve ulus devlet, tek kutuplu dünya için bir yük oluşturuyordu. Bütün kutsallardan bağını kopararak "özgürlük" duygusuyla yetineceği varsayılan bireyin yalnızlığı öne çıkmıştı. Elinin dağılması, sevgisiz, korumasız mekanik bir toplum, insanı mutlu edemezdi.
Kavanozda duran balın insana ne kadar faydası olabilir? Bünyeye girmeyen, anlayışa, eyleme dökülmeyen ve günlük ilişki kurulmayan Kitab'ın sandıktaki varlığı, kavanozdaki bala benzer.
Okuma yazma bilmeyen Peygamberi "Oku!" Emriyle görevlendiren yüce seslenişini kastettiği okuma, alfabeleri aşan bir okuma olsa gerek. Bu okuma bizzat vahyin kılavuzluğunda ve öznel idraki ve teşvik eden anlama ve anlamlandırma faaliyetidir ki, zamanı, mekânı ve durağı yoktur. Rabbi insanın taklidi konumunda kalışını, cehaletin pençesinde çaresizlik hissi içinde kalmasına rıza göstermiyor. Bilmenin önemini atıp yaparak, bilen ne bilmeyenin bir olmayacağını ( Zümer 39/9), Mevlâ'dan hakkıyla alimlerin korktuğunu, bilginin önemini atıfla insanın ilgisini sunuyor.
Dünyanın mutsuz oluşu, adaletten, sevgiden, merhametten yoksun oluşundan. İnsanın hayata karşı alacağı ve hiçbir zaman pişman olmayacağı duruşun referansı, ancak Kur'an'dan tedarik edilebilir.
Postmodernite ile büyük kırılmalar yaşandı. Bilim eski iddiasından uzaklaştı. Merkez ve belirleyicilik yerine izafiyete bıraktı. Kutsal bu dönemde "haz" olarak devreye girdi. Bedeni öne çıkaran modern döneme nispet, arzular, tüketimin itici gücü olarak kutsanır hale geldi. Büyük iddiaların ön görülmediği bu dönemin en önemli iddiası, iddiayı devreden çıkarmasıdır. Postmodern söylem hakikatsız bir söylemdir. Görecelik, yaşamayı önerirken, uzayan değerleri devre dışına çıkardı. Mekanı parçaladı, hayatı ironiyi açtı ve modernitenin katı hiyerarşine karşı, anarşiyi öne çıkardı. İletişimde gelinen aşamanın imkanlarıyla hayal ve gerçek iç içe geçti. Gizlinin ifşasına duyulan merak, özel alanın kamuya açılmasını normal hale getirdi. İnternet sanal bir kaçış yurdu, sığınak olarak yeni bir alan olarak ortaya çıktı. Modernitedeki aklın fonksiyonu; filmin işlevi ise pazara/piyasaya bırakıldı.
Çocukluk kavramı Rönesans'la birlikte Avrupa'da konu başlığı durumuna geçti. O zamana kadar çocukların bu adlandırmadan yoksun oluşlarıyla, çocuklarını yaşamadıkları izlenimi hasıl olmamalı. Her adlandırma aynı zamanda bir müdahaledir. Tanımaların yüz yılı olan on yedinci yüzyıldan önce, çocukların daha sahici yaşadıklarını düşünmemiz için bir engel yok. Batı için "büyük eksik" olan çocuk, İslam medeniyetinin "emanet" kavramında kendini bulur. Emanet canın bedene, bedenin canı zimmetlenmesi gibi hassas bir dengeyi içerir.
Modern dönem, teknolojiye yansıyarak gücünü oluşturan, temelinde aydınlanma felsefesi olan, aklın Tanrı; bilimin din yerine konduğu merkezliğin öne çıktığı dönemi ifade eder. Modern dönemin bir diğer belirgin özelliği, bireyin ve buna bağlı olarak ulus devletin öne çıkması sayılabilir. Bir üst değere ihtiyacın kalmadığı iddiası ile ilerlemeci tarih anlayışı, bilim ve teknolojinin çözemeyeceği sorunun kalmayacağına kitleleri inanmaya çağırması bu dönemde başlar. Determinist anlayışın hakikat tanımı, akla uygunluk ve bilimin onayı üzerine kuruluydu. Bilimin onaylamadığı hiçbir şey doğru kabul edilemez, değer verilemez olarak algılanmalıydı.
İnsan algı yetileri yoluyla, aklın imkanlarıyla gaybın bilgisini bilemez. Ancak vahyin yol göstermesiyle anlayabilir. Bu anlamıyla ele aldığımızda diyebiliriz ki, iman anlayarak bilmektir. Gaybî bilgiden önce ve sonra ayetlerde şahadet alemine ait pek çok izahla insanın sorularına cevap verilerek, kalbinin mutmain hale getirilmesi amaçlanır. Buna rağmen iman, dıştan bir baskıyla ya da bilginin gücüyle oluşmaz, kişinin mürakabesinin, muhasebesinin, ön yargılardan kurtulma çabasının oluşturduğu bileşke faktörlerin etkisi ile mümkün hale gelir.
İp üstündeki cambaz kadar dikkat gerekir mümine. İblis ve onun kışkırttığı nefis her an boşluk arar. Dikkat gerekir mümin için. En çok da kazanırken kaybeder insan. Müslüman hayata iki yönü, iki koluyla sarılmalı: korku ve ümit.
Yalnızlık dünya lisanında tam teçhizat. Öte yanıyla tam bir gizem. Öte yanıyla tam bir umut ve korku. Hacer ayağa kalkıyor. Ayağa kalkmakla başlar her şey. Dik durmakla, niyeti gövde verilmiş olur.