Kalıcı değildi hiçbir şey. Ana öğretisi buydu Buda’nın. Ne kariyer ne herhangi bir kurum ne eş ne bir ağaç… Her şey değişirdi ve değişim, tek gerçekti.
"Önemsediği bizdik ve bize, kendimizi korumamız için bir simge armağan etti, hepsi o. Ama önem taşıyan şey kent değil. Halk. Halkı köleleşmiş bir kentin neye faydası var, söylesene?”
Kaşları çatıldı Kanya’nın. “Paralarıyla nasıl savaşılır bunların? Tüm güçleri para. Kim hatırlar velinimetini? Para, okyanus dalgalarından beter gelip yuttuğunda kim ödevlerini hatırlar? Kabaran sularla değil, parayla savaşıyoruz biz.”
Dünyayı patentli bitki ve tohumlarınızla boyunduruğa alıp bizleri köle ettiğinizi ve hepimizi birden cehenneme sürüklediğinizi nihayet fark ettiğinizi söylüyorsunuz yani.