Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ortaöğretim

Kürt Dili Ve Edebiyatı Ders Kitabı

Mehmet Sait Çakar

Kürt Dili Ve Edebiyatı Ders Kitabı Sözleri ve Alıntıları

Kürt Dili Ve Edebiyatı Ders Kitabı sözleri ve alıntılarını, Kürt Dili Ve Edebiyatı Ders Kitabı kitap alıntılarını, Kürt Dili Ve Edebiyatı Ders Kitabı en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
EMİN ALİ BEDİRHAN:
Edirne adliye müfettişliğinden emekli olan Emin Ali Bey, XX. yüzyılın ilk çeyreği boyunca Kürt ulusal hareketi içinde aktif olarak çalışan, radikal eğilimleriyle tanınan kişilerden biridir. Sonraki yıllarda Kürt ulusal hareketi içinde önemli bir rol oynamış olan Süreyya, Celadet ve Kamuran Ali Bedirhanların babasıdır
BERAN BERDAN
Göçer Kürtlerin koyun sahibi olmaları sebepsiz değildi. Baharda kar, vadilerde erken, dağlarda ise geç erirdi. Eteklerden başlayan erime yavaş yavaş doruklara çekilirdi. Böylelikle karın eridiği yer, güneş ışığıyla yemyeşil bir alana dönüşürdü. Karın doruklara doğru erimesiyle göçer Kürtler, karı takip ederek sürüleriyle doruklara doğru çıkmaya başlarlardı. Sonbaharın ilk yarısından sonra da doruklardan aşağılara doğru hareket başlardı. Vadilerde yağmur, doruklarda kar yağmaya başlayınca, yaylacılar da kardan uzaklaşıp eski mekanlarına geri dönerlerdi. Yazın sıcağında vadilerde kuruyan otlar, yağmurun yağmasıyla yeniden filizlenirdi. Doruklara kar yağdıkça sürüler de vadilere doğru yol alırdı, vadilere kar yağsa bile çabucak erirdi
Reklam
MELAYÊ BATÊ (1417-1491)
Melayê Batê’nin, Feqiyê Teyran’ın doğum yeri olan Mûks’de, Mîr Hesen Welî’nin medresesinde okuduğu bilinir. Yazdığı şiirlerden birinde Mîr Hesen Welî’ye vedası ana temadır. Yöre halkının sözlü anlatılarının günümüze ulaşmış farklı örneklerinden yola çıkılarak Batê’nin bu şiirini Mûks’den dönerken yazdığı belirtilir. Melayê Batê, Mûks’den dönerken yolda kara ve tipiye yakalanarak sığındığı mağarada yaşamını yitirir. Halk arasındaki söylencelere göre Melayê Batê’nin cesedi Berçelan Yaylası’ndaki bir mağarada bulunduğunda, elindeki kağıtta Mîr Hesen Welî’ye yazdığı şiir varmış. Melayê Batê’nin Mûks’ün yanı sıra Duhok, Hewlêr ve Musul medreselerinde dini eğitimin yanı sıra tıp ve edebiyat eğitimi aldığı, daha sonra Hakkâri Meydan Medresesi’nde hocalık yaptığı bilinir.
Melayê Cizîrî’nin Divan adlı eserinde bu sembollere çokça rastlanır. Cizîrî, Divan’ında bir taraftan Allah’a ulaşmanın yollarını tasavvufi bir etkiyle oluşturmaya çalışırken, diğer taraftan kullandığı sembollerle insanları da bu yola ulaşmaya çağırır
KADIN VE ERKEK YARESAN / ALEVİ ŞAİRLER VE ÂŞIKLAR
Bugün, Kürt şiirinde, Balulî Dana’yı izleyerek sonraki yüzyıllara sarkan onlarca erkek ve kadın Yaresan şairi ve âşığı bilinmektedir. Bu erkek şair ve âşıklar, Kürtçenin yanı sıra Fars, Türk, Rus ve Romen dillerine de yansıyan ve dinsel bir makam olan “Babe/ Baba” unvanıyla anılmaktadırlar. Bilindiği gibi “Bab” Alevilikte de “Kapı” anlamında bir
DEWRÊŞÊ EVDÎ DESTANI
Dewrêşê Evdî destanı da, tıpkı Mem û Zîn, Siyabend û Xecê, Tahir û Zahrê, Filîtê Quto, Evdalê Zeynê, Zembîlfiroş, Çetelê Axê, Emê Gozê, Mala Nêsir, Şex Seîdê Kal destanları gibi, birçok değişik biçimi olan bir kahramanlık destanıdır. Bu destanların çoğunda olduğu gibi burada da Dewrêş ve Edûl arasında kuvvetli bir aşk vardır. Destanın kök olayının 18. yüzyılda Urfa Viranşehir’de geçtiği sanılmaktadır. Viranşehir’de Milan aşireti reisi Temir Paşa hüküm sürmektedir. Derwêş ise Şengal bölgesinden gelmiş Êzidî (Yezidi) dinine mensup bir Kürt’tür. Müslüman olan Temir Paşa’nın kızı Edûl ile birbirlerini severler. Dewrêş, Milan aşiretine yapılan saldırıda öne çıkan bir kahramandır. Aşağıdaki kesitte anlatılan kısma göre İbrahim Paşa, Milan aşiretine saldırır. Milan aşireti üyeleri, aşiretin ağası olan Temir Paşa’nın yirmi yedi sütunlu çadırında bu saldırıya karşı nasıl bir savunma yapılması gerektiğini görüşürler. Bu sırada yiğit Dewrêş’in babası Evdî de oradadır. Yetmiş beş yaşında olan Evdî, İbrahim Paşa’yı küçümseyerek konuşunca gülüp ayıplarlar onu. Yaşlılığıyla alay edip Yezidi dinine mensup olmasını alay konusu ederler. Evdî evine dönüp oğlu Dewrêş’e kendisiyle dalga geçtiklerini anlatır. Bunun üzerine Dewrêş çadıra gelir. Bu sırada İbrahim Paşa’nın süvarileri Milan aşiretinin çadırları arasına dalarlar. Herkes korkuyla bekleşirken Dewrêş dışarı çıkıp kırk süvariyi öldürür. Büyük bir savunma savaşı başlar
Reklam
BUGÜNE KADAR ÇIKAN BAZI KÜRTÇE GAZETE VE DERGİLER
1. Kürdistan Gazetesi, 1898-1902, Kahire, Cenevre, Londra 2. Şark ve Kürdistan, 1908, İstanbul 3. Kürt Teavûn ve Teraki Gazetesi, 1908, İstanbul 4. Kürdistan, 1908-1909, İstanbul 5. Amid-Sevda, 1909, İstanbul 6. Peyman, 1909, Diyarbakır 7. Roji Kürd, 1913, İstanbul 8. Jîn,1918, İstanbul 9. Agri, 1929-1930, Ağrı 10. Riya Teze, 1930, Erivan 11. Hawar, 1932-1943, Şam 12. Gelawêj, 1939-1949, Süleymaniye 13. Ronahi, 1942-1943, Şam 14. Dicle Kaynağı, 1948, İstanbul 15. Kurmanci, 1987-2007, Paris 16. Nûbihar, 1992, İstanbul 17. Nûdem, 1992, Stockholm 18. Rewşen, 1992, İstanbul 19. Welat, 1992, İstanbul
HAWAR’IN YAZILMA AMACI VE ÇALIŞMA TARZI
Dilimiz geniş bir dildir; çünkü Kürtlerin ilgilendiği her konu sözcük bazında dile yansımıştır. Bu durumun tam tersi de tabii ki söz konusudur. Aynı zamanda dilimiz, her yeni objeye, olguya yeni sözcükler bulabilen, geliştirilebilen bir dildir. … Bugün dilimizde iki türlü eksiklik mevcuttur: Kürtçe kelimelerin yok olması ve dilimize yabancı kelimelerin girmesi. Dilimizin kendi zenginliğine dönebilmesi, kendi lehçeleriyle zenginleşip standart bir dil olabilmesi için neler yapabiliriz Bazı kelimelerimiz, tamamen kaybolmaktadır; bazıları bir lehçemizde yaşatılırken diğer bir lehçemizde ölmektedir; bazıları da konuşma dilinde çok az kullanılırken tekerleme, bilmece ve öykülerde yaşatılmaktadır. Biz, onların peşindeyiz, zaman zaman onları bulup, tasnif edip ihtiyaca göre Kürtçe kelime yapısına uyarlıyoruz. Dilin ilerlemesi için, yazılarımızı bu kelimelerle yazmalı ve her sayının sonunda bir sözlük yayınlayarak az bilinen ve yeni türetilmiş kelimelerin anlamlarını okurlarımıza bildirmeliyiz. … (Celadet Bedirhan, Hawar, Sayı: 1, Şam, 15 Mayıs 1932.)
MELAYÊ BATÊ (1417-1491)
Bilindiği gibi Zembîlfiroş destanının Kürtler arasında anlatılagelen birçok farklı yorumu vardır. Mem û Zîn, Ferhad ile Şirin, Leyla ile Mecnun gibi bir aşk öyküsü olan Zembîlfiroş’ta, yöre beyinin eşinin (Xatûn) zembil (el örmesi hasır sepet) satıcısına aşık olması anlatılır. Kendisi de bir prens olan; ancak dünyevi zevkleri bırakıp uhrevi dünyaya yönelen Zembîlfiroş, onca zenginliğe rağmen emeğiyle geçinir. Zembîlfiroş’ta, dönemin sosyal ve toplumsal örgüsü ile Xatûn’un aşkı irdelenirken, Zembîlfiroş’un uhrevi dünyasından yansımalarla da dünyevi ve uhrevi olanlar arasında etkin bir felsefi bağ kurulur.
MELAYÊ BATÊ (1417-1491)
Melayê Batê’nin günümüzde en çok bilinen eseri Mewlud adlı Peygamber’e methiyesidir. Kürtler, aradan yüzyıllar geçmesine rağmen dini törenlerinde, düğün ve sünnetlerinde Melayê Batê’nin Mewlud’ünü okurlar. Eserin günümüze eksiksiz taşınmasında bu geleneğin ciddi bir etkisi vardır. Melayê Batê’nin el yazması Mewlud’ü birçok medresede feqîler tarafından el ile çoğaltılarak dağıtılmıştır. Kendisi de Ertoşî aşiretinden olan Melayê Batê’nin bu eseri ilk olarak 1905 yılında Mısır’da basılmıştır. Daha sonra, 1907 yılında İstanbul’da Mela Huseynî Ertoşî adıyla, sonraki yıllarda ise kendi adıyla basılmıştır. Son yıllarda Zembîlfiroş ile birlikte Latin alfabesine de çevrilerek, yeniden basılmıştır.
184 öğeden 121 ile 130 arasındakiler gösteriliyor.