Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İsyan - Tenkil

Kürtler - 1

Hıdır Göktaş

Kürtler - 1 Gönderileri

Kürtler - 1 kitaplarını, Kürtler - 1 sözleri ve alıntılarını, Kürtler - 1 yazarlarını, Kürtler - 1 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Şeyh Said İsyanı
Diyarbakır’da görev yapacak olan “İsyan Bölgesi İstiklal Mahkemesi” şu kişilerden oluştu: Reis: Mazhar Müfid Bey(Kansu)-Denizli milletvekili Müdde-i Umumi(Savcı): Ahmed Süreyya Bey(Örgeevren)-Karesi milletvekili Üye: Ali Saib(Ursavaş)-Urfa milletvekili Üye: Lütfi Müfid(Özdeş)-Kırşehir milletvekili Şeyh Said ve 28 arkadaşı, yargılanmak üzere 5 Mayıs 1925 günü Diyarbakır’a getirildiler.23 Mayıs günü Şeyh Said’in ilk sorgusu yapıldı.Daha sonra da diğer isyancıların… Uzun süren sorguda Şeyh Said, “Niçin ayaklandınız?” sorusuna, “Din hükümleri zayıflamıştı.Gereğini yapmak istiyordum” karşılığını verdi.Savcının, “Diyarbakır’ı aldıktan sonra müstakil bir Kürdistan Krallığı mı istiyordunuz?” şeklindeki sorusuna Şeyh Said, “Krallık bilmiyoruz.Benim yegane maksadım, din hükümlerini tatbik etmekti.Kürdistan istiklalini kat’iyen düşünmedim.” diye karşılık verdi.
Şeyh Said İsyanı
Şeyh Said, elde ettiği başarıların da sağladığı moral destekle Mart ayının ilk günlerinde, Diyarbakır’ın kuşatılması emrini verdi.Sabaha kadar süren çatışmalar sonucunda bekledikleri başarıyı elde edemeyen isyancılar, Şeyh Said’den gelen emir uyarınca kuşatmayı kaldırarak geri çekildiler. Elazığ ve Diyarbakır taraflarından gelen askeri birlikler Ergani’de birleşip Şeyh Said’in karargâhının bulunduğu Hani’ye 31 Mart günü bir harekât düzenleyerek burayı da ele geçirdiler.Sırasıyla Silvan, Palu, Piran, Lice geri alınırken tenkil harekâtı bütün hızıyla sürmekteydi. İsyanın ileri gelenlerinin yakalanması veya teslim olmasıyla birlikte iyice denetimden çıkan ve dağılan isyancıların tamamen ortadan kaldırılması ve temizlenmesi amacıyla sürdürülen bu harekât, 31 Mayıs 1925 tarihine kadar sürdürüldü.
Reklam
Şeyh Said İsyanı
İsmet Paşa Hükümeti’nin güvenoyu almasından hemen sonra görüşmelerine başlanan Takrir-i Sükun Kanunu gecenin ilerleyen, 4 Mart gününün ise ilk saatlerinde “muhalefete rağmen” kabul edildi. İlk raundu kazanan İsmet Paşa, bu kez iki İstiklal Mahkemesi kurulması için kanun teklifi verdi.Bunlardan birisi Diyarbakır’da kurulacak, isyan bölgesindeki olaylara bakacak, diğeri ise Ankara’da kurulacak ve sıkıyönetim bölgesi dışında kalan bütün illerdeki davalara bakacaktı.
Şeyh Said İsyanı
Şeyh Said’in başlattığı isyan, Mustafa Kemal Paşa ve İsmet Paşa tarafından bir Kürt Devleti’nin kurulmak istenmesinden çok bir “şeriatçı karşı iktidar” girişimi olarak değerlendirilmekteydi.Bunun için de “karşı ihtilalin” önüne geçilebilmesi amacıyla “yurt çapında” önlemler alınmalıydı. O dönemin muhalefet partisi olan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın başkanı Kâzım Karabekir Paşa ve partinin diğer mensupları ise bu anlayışa karşıydılar. Alınması gereken önlemlerin görüşüldüğü ortamlarda sert tartışmalar oldu.Başbakan Fethi Bey isyan bölgesinde alınan önlemler için bir şey demiyordu ama yurt çapında alınacak önlemlere karşıydı.Bu görüşmelerden sonra Mustafa Kemal’in de “karşı ihtilal” in önüne geçilmesi gerektiği yolunda görüş belirtmesi üzerine Fethi Bey, başbakanlıktan istifa etti. Fethi Bey’in yerine atanan İsmet Paşa, 3 Mart 1925’te hükümeti kurdu.
Şeyh Said İsyanı
Genç’in ele geçirilmesinden sonra Emirü’l- Mücahidin unvanını alan Şeyh Said, emrindeki kuvvetleri cephelere böldü ve her birine ayrı bir bölgeyi ele geçirme emri verdi. Melikanlı Şeyh Abdullah Muş cephesinin komutanı olarak görevlendirildi.Çapakçur(Bingöl) şeyhlerinden İbrahim ve Hasan Çapakçur’u ele geçirmekle görevlendirilirken peşinden de Elazığ’ı işgal edeceklerdi.Bu kararların alınmasından kısa bir süre sonra Elazığ ele geçirildi. Şeyh Said, Lice’yi ele geçirdikten sonra Diyarbakır’ı kuşatma planları yaparken Hasenanlı Halid de Solhan, Varto ve Malazgirt’i işgal etmiş Erzurum’a doğru yürümekteydi.Aynı günlerde Şerafettin Dağları aşılarak Karlıova’ya ulaşıldı.
Şeyh Said İsyanı
Aslen Elazığ’ın Palu ilçesinden olan ve daha sonra Erzurum’un Hınıs ilçesine yerleşen Şeyh Said, Nakşibendi şeyhi olması sebebiyle bölgede nüfuz sahibiydi. Piran’da Şeyh Said’in kardeşi Abdürrahim oturmaktaydı.Kardeşinin evine konuk olan Şeyh Said’in beraberindeki adamları da diğer evlere dağıtılmışlardı. İşte bu sırada Piran’a gelen bir jandarma müfrezesi, şeyhle beraber olan bazı Kürtler hakkında tutuklama müzekkeresi olduğunu ve bunları tutuklamak istediğini belirtmişti. Haklarında tutuklama kararı bulunan kişilerin bulunduğu ev zaten daha bu görüşmeler olurken sarılmıştı.Evdekilerle jandarmalar arasında çıkan çatışmaya Abdürrahim de müdahale edince işler karıştı.Böylece gerek Şeyh Said’in düşündüğünden gerek isyan hazırlıklarını yapan diğer Kürtlerin planladıklarından daha önce 13 Şubat 1925’te silah patlamış ve isyan başlamıştı.
Reklam
Nastûri isyanı
Nasturi İsyanının çıkış zamanlaması, henüz Musul’un kimde kalacağının belirlenemediği bir döneme rastlaması açısından önemlidir.Çünkü Lozan Barış Antlaşması’yla yeni sınırlar belirlenirken Musul konusunda bir anlaşma sağlanamamış ve Türkiye-Irak sınırının belirlenmesi daha sonraya bırakılmıştır. İşte böylesi bir ortamda Musul’u kendi denetimindeki bölgeye almak isteyen İngilizler birtakım tertiplerin peşine düşmüşlerdi. İngilizler, Erbil, Kerkük ve Rewanduz bölgelerinde silahlandırdığı Nasturileri Hakkari bölgesine göndermekteydi.İngilizlerin böyle davranmalarındaki temel amaç, petrol bakımından zengin olan bölgeyi ellerinde tutabilmekti. İngilizler, uluslararası kamuoyunu kendi lehlerine çevirebilmek ve Musul’u elde edebilmek için her yolu denemekten yanaydı.Bu yolların en başında ise bölgede bir karışıklık çıkarmak gelmekteydi. 28 Eylül 1924 tarihine kadar süren çarpışmalarla Nasturiler tarafından başlatılan ayaklanma bastırılırken Nasturilerin çoğu İran’a kaçtı. İngilizlerin desteği ve propagandaları sonucunda başlatılan ve Musul petrolünü denetimde tutmayı amaçlayan bu ayaklanma ve bastırma harekatı sonrasında kesin bir sonuca ulaşılamadı. Nasturi Ayaklanması aynı zamanda, Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra doğuda meydana gelen ilk ayaklanmadır.
ANKARA HÜKÜMETİ VE KOÇGİRİ AYAKLANMASI
Son duruma göre yapılan plan gereğince önce Hozat’a Kürdistan bayrağı çekilecek, ardından da Erzincan, Elaziz ve Malatya üzerinden Sivas’a doğru hareket edilerek Ankara Hükümeti’nden Kürdistan’ın bağımsızlığını tanıması istenecekti. Bunun üzerine Ankara Hükümeti 10 Mart 1921 tarihinde Elazığ Vilayeti, Erzincan Sancağı ve Sivas ilinin Divriği ve Zara kazalarında sıkıyönetim ilan etti. 13 Mart 1921 tarihinde alınan Vekiller Heyeti kararıyla Merkez Ordusu Komutanı Nurettin Paşa ayaklanmayı bastırmakla görevlendirildi.Olayları önlemekle görevlendirilen Nurettin Paşa öncelikle bölgeye takviye kuvvet yığılması çalışmalarını yürüttü. Sonuçta 17 Haziran 1921 tarihinde ayaklanmanın önderliğini yapan Alişan ve 32 kişi teslim oldu.Bunun üzerine Koçgiri İsyanı arkasında birçok tartışma konusu bırakarak bitmiş oldu. Koçgiri olayları sert bir şekilde bastırılırken uygulanan yöntemler de mecliste sert tartışmalara neden oldu.Bu tartışmalardan sonra iddiaları yerinde incelemek üzere bir heyet oluşturuldu ve olaylardan sorumlu tutulan Nurettin Paşa görevinden alındı.
ANKARA HÜKÜMETİ VE KOÇGİRİ AYAKLANMASI
Koçgiri aşireti; Hafik, Zara, İmranlı, Suşehri, Refahiye, Kemah, Divriği, Kangal, Ovacık ve Kuruçay ilçeleriyle birlikte 135 köye yayılmış geniş bir aşiretti.Bu köylerden 16 tanesinde ise sadece Koçgiri aşiretine bağlı insanlar yaşamaktaydı.Bu bölgedeki nüfus ise 40.000 dolaylarındaydı. Kürt Teali Cemiyetinin Koçgiri bölgesinde de şubeleri açılmıştı.Koçgiri aşireti reisinin oğlu Haydar bu cemiyetin İmranlı şubesini kurdu.Derneğin sekreterliğine ise Musa oğlu Alişir getirildi.Bu sırada Dersim’de de hızla örgütlenme çalışmaları sürdürülüyordu.
ALİ BATI AYAKLANMASI
Mondros Mütarekesini imzaladıktan sonra eli kolu iyice bağlanan ve çaresiz kalan Osmanlı yönetimi,ipleri tamamen elinden kaçırmıştı.Bu sıralarda Midyat’ın güneyindeki aşiretlerin reisi olan Ali Batı bu boşluğu değerlendirmek istedi.Mardin, Savur, Cizre, Nusaybin bölgesindeki aşiretlerin bir kısmını da etkisi altına alan Ali Batı,11 Mayıs 1919 günü emrindeki adamlarıyla birlikte Nusaybin’e geldi. Bir Kürdistan kurmak amacında olan Ali Batı, işe cezaevindeki hükümlüleri serbest bırakmakla başladı.Bu sırada 13. Kolordu’ya bağlı 24. Alay, Nusaybin’de bulunmaktaydı.Ali Batı’nın başkaldırması üzerine 12 Mayıs günü 14. Alay bölgeye sevk edilirken 24. Alay’a da gerekli önlemleri alması emredildi. Önlemler alındığını sezinleyen Ali Batı, adamlarıyla birlikte dağlık bölgeye çekildi.Nusaybin ve Midyat bölgelerinde şiddetli çarpışmalar oldu.Sonuçta 19 Ağustos 1919 günü Medah bölgesinde kıstırılan Ali Batı öldürülürken isyan da son bulmuş oldu.
66 öğeden 41 ile 50 arasındakiler gösteriliyor.