Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İsyan - Tenkil

Kürtler - 1

Hıdır Göktaş

Öne Çıkan Kürtler - 1 Gönderileri

Öne Çıkan Kürtler - 1 kitaplarını, öne çıkan Kürtler - 1 sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Kürtler - 1 yazarlarını, öne çıkan Kürtler - 1 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
KÜRT TERAKKİ VE TEAVÜN CEMİYETİ
Meşrutiyet’in ilanına kadar Osmanlı İmparatorluğu’na hizmet eden Kürt emir ve paşaları, Meşrutiyet’in ilanıyla birlikte rütbelerini kaybettiler.Rütbesiz kalınca kendilerini ortada bulan ve çaresizlikten ne yapacaklarını şaşıran emir ve paşalar sonuçta “Kürtlük” çatısı altına sığındılar.İttihat Terakki yönetimine muhalif olan bu Kürtler, 19 Eylül 1908 tarihinde, Gedik Paşa mahallesinde Kürt Terakki ve Teavün Cemiyetini kurdular. Kurucuları arasında Seyyid Abdülkadir, Bedirhanlı Emin Ali, Şerif Paşa, Halil Hayali’nin yer aldığı bu cemiyet Seyyid Abdülkadir ile Bedirhanlılar’ın anlaşamaması üzerine kısa sürede dağıldı.
Takriri Sükun kanunun çıkarılmasından sonra, bölgeye yapılması düşünülen harekata yönelik hukuki hazırlıklar 1932 yılına dayanmaktadır. 1934 yılında, Meclis'te görüşülerek kabul edilecek olan 2510 sayılı "İskan Kanunu"; 2 Mayıs 1932 tarihinde "1/335 numaralı İskan kanunu layihası ve İskan muvakkat encümeni mazbatası” başlığıyla
alan yayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Şeyh Said İsyanı
Diyarbakır’da görev yapacak olan “İsyan Bölgesi İstiklal Mahkemesi” şu kişilerden oluştu: Reis: Mazhar Müfid Bey(Kansu)-Denizli milletvekili Müdde-i Umumi(Savcı): Ahmed Süreyya Bey(Örgeevren)-Karesi milletvekili Üye: Ali Saib(Ursavaş)-Urfa milletvekili Üye: Lütfi Müfid(Özdeş)-Kırşehir milletvekili Şeyh Said ve 28 arkadaşı, yargılanmak üzere 5 Mayıs 1925 günü Diyarbakır’a getirildiler.23 Mayıs günü Şeyh Said’in ilk sorgusu yapıldı.Daha sonra da diğer isyancıların… Uzun süren sorguda Şeyh Said, “Niçin ayaklandınız?” sorusuna, “Din hükümleri zayıflamıştı.Gereğini yapmak istiyordum” karşılığını verdi.Savcının, “Diyarbakır’ı aldıktan sonra müstakil bir Kürdistan Krallığı mı istiyordunuz?” şeklindeki sorusuna Şeyh Said, “Krallık bilmiyoruz.Benim yegane maksadım, din hükümlerini tatbik etmekti.Kürdistan istiklalini kat’iyen düşünmedim.” diye karşılık verdi.
Ali Batı İsyanı
Mondros Mütarekesi'ni imzaladıktan sonra eli kolu iyice bağlanan ve çaresiz kalan Osmanlı yönetimi ipleri tamamen elinden kaçırmıştı. Bu sıralarda Midyat'ın güneyindeki aşiretlerin reisi olan Ali Batı bu boşluğu değerlendirmek istedi. Mardin, Savur, Cizre, Nusaybin, bölgesindeki aşiretlerin bir kısmını da etkisi altına alan Ali Batı, 11 Mayıs 1919 günü emrindeki adamlarıyla birlikte Nusaybin'e geldi. Bir Kürdistan kurmak amacında olan Ali Batı, işe cezaevindeki hükümlüleri serbest bırakmakla başladı. Bu sırada 13. Kolordu'ya bağlı 24. Alay, Nusaybin'de bulunmaktaydı. Ali Batı'nın baş kaldırması üzerine, 12 Mayıs günü 14. Alay bölgeye sevk edilirken, 24. Alay'a da gerekli önlemleri alması emredildi. Önlemler alındığını sezinleyen Ali Batı, adamlarıyla birlikte dağlık bölgeye çekildi. Nusaybin ve Midyat bölgelerinde şiddetli çarpışmalar oldu. 9-10 Haziran günü meydana gelen çarpışmada ağır kayıplar veren Ali Batı 100 kadar silahlı adamıyla birlikte Dırülamr (Deyrul Umur)'a çekildi. Bu tarihten sonra sıkı bir kovalamaca dönemine girildi ve sonuçta 19 Ağustos 1919 günü Medah bölgesinde kıstırılan Ali Batı öldürülürken, isyan da son bulmuş oldu.
alan yayıncılıkKitabı okudu
Şeyh Said İsyanı
Genç’in ele geçirilmesinden sonra Emirü’l- Mücahidin unvanını alan Şeyh Said, emrindeki kuvvetleri cephelere böldü ve her birine ayrı bir bölgeyi ele geçirme emri verdi. Melikanlı Şeyh Abdullah Muş cephesinin komutanı olarak görevlendirildi.Çapakçur(Bingöl) şeyhlerinden İbrahim ve Hasan Çapakçur’u ele geçirmekle görevlendirilirken peşinden de Elazığ’ı işgal edeceklerdi.Bu kararların alınmasından kısa bir süre sonra Elazığ ele geçirildi. Şeyh Said, Lice’yi ele geçirdikten sonra Diyarbakır’ı kuşatma planları yaparken Hasenanlı Halid de Solhan, Varto ve Malazgirt’i işgal etmiş Erzurum’a doğru yürümekteydi.Aynı günlerde Şerafettin Dağları aşılarak Karlıova’ya ulaşıldı.
Viranşehir'de bulunan Milli aşiretinden İbrahim ağanın emrindeki Hamidiye Alayları bölgede yaşayan halka rahat ve huzur vermiyordu. Halk 1905 yılında Diyarbakır'da ayaklandıysa da, durumu incelemek üzere müfettiş gönderileceği sözü verilmesi üzerine yatıştı. Ancak, Hamidiye Alayları'nın 1907 yılında gemi azıya almaları ve yağmalamalara başlamaları üzerine halk 1908 yılında Diyarbakır’da bir kez daha ayaklanarak, Telgrafhaneyi işgal etti. Telgrafhaneyi işgal edenler arasında dönemin ileri gelenlerinin yanısıra Ziya Gökalp’i de görmekteyiz. Telgrafhaneyi işgal eden halk Hamidiye Alayları'nın başındaki İbrahim Ağa'nın alınmasında ısrarlıydı. 11 gün süren işgalden sonra İbrahim Ağa'nın Halep’e gönderileceği ve yağmalanan malların da geri verileceği yolunda ferman çıkınca, halk telgrafhaneyi boşaltarak dağıldı.
alan yayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Hamidiye alayları
1908 yılında Meşrutiyet’in ilanı ve İttihat Terakkicilerin Kürtlere verilen rütbeleri geri almaları ve bu alayların yapılanmasında değişikliklere gitmeleri özellikle aşiret ileri gelenleri arasında huzursuzluğa yol açtı.Ayrıca “Hamidiye Alayları”nın adı da “Aşiret Alayları” olarak değiştirildi. Doğuda devlet otoritesini tesis etmek için kurulan Hamidiye Alayları ellerinde devlet tarafından verilen silahlarla birer “potansiyel tehlike” olarak ortaya çıkmışlardır.Aşiret Alayları her ne kadar Birinci Dünya Savaşı’nda “Rus Cephesi” nde kullanılmışsa da,bu sıralarda bile Kürt örgütlenmelerine kaynaklık etmiştir.
Şeyh Said'in sorgusundan
"Müzakere neticesinde Nuh Bey'in yanına gitmekten vazgeçerek Varto'da Osman Nuri (Koptagel) Paşa'ya teslim olmaya karar verdik. Vakta ki Abdurrahman Paşa köprüsüne geldik, yalnız benim kalbimde bir fikir uyandı. Kendi kendime, binnefs kaçayım, teslim olmayayım dedim. Düşüncemi açtım. Kasım Bey ve kardeşi Reşit Bey razı olmadılar. Köprübaşından Osman Nuri Paşa'ya bir tezkere yazdılar. Teslim olacağımızı bildirdiler."
Sayfa 70 - Alan YayınlarKitabı okudu
DERSİM TEDİP HAREKÂTI
Kozluca Muharebesi adıyla anılan bu çarpışmada Seyyid Rıza çemberi yarmayı başarırken küçük karısı Besi, oğlu Şeyh Hasan ve bin kadar adamını kaybetti.Seyyid Rıza’nın yakalanması bazı kaynaklarda ise “teslim oldu” veya “yakalandı” şeklinde verilmektedir. Seyyid Rıza tutuklanmasının peşi sıra yargılandı ve aralarında küçük oğlu Reşik Hüseyin, yeğeni Yusufhan aşireti reisi Kamber ve Kureyşan aşireti reisi Seyyid Hüseyin’in de aralarında bulunduğu 10 arkadaşıyla birlikte 10 Kasım 1937 tarihinde idama mahkum edildi.
Sayfa 138Kitabı okudu
Evlerin nasıl yakılıp yıkılacağı konusunda, bir el kitabı bile bastırılarak askeri birliklere dağıtıldı, "Tunceli bölgesinde yapılan eşkiya takibi hareketleri, köy arama ve silah toplama işleri hakkında kılavuz" isimli bu kitapçıkta "evlerin nasıl yakılacağı" dahi ayrıntılı olarak anlatılmaktadır. Kitapçığın "Köyde eşkiya
alan yayıncılıkKitabı okudu
66 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.