"... yükümlülüklerini yeniden düşünmeye ve bunları eskisinden daha çarpıcı biçimde belirtmeye yöneldiler. Uzlaşma olasılığının yokluğu, mutlaklara ayarlı bir siyasal ve ahlaki sözlüğün ortaya çıkışını özendirdi."
"Mesele ötekilere nazaran bizde aptalların daha az olması değildir. Bizim aptallarımız diğer ülkelerdekilerden daha bilgilidir, sanırım. Fransa'da soluduğumuz ortamın eleştirel bir ortam olduğunu söyleyebilirim." Francois Mauriac, 1945'li yıllar
"1945'in Sartre'ına göre, kitleler her iki kesimden güçlü müstakbel ayartıcılar karşısında esasen kadınsı kimliğe bürünürler; 'boyun eğmeye razı olurlar, zorlanmayı, teslim alınmayı beklerler'.
"Siyasal düşmanlarının cezalandırılışını o kadar yüce olmayan gerekçelerle haklı ya da mazur göstermeye çalışan biri için, en bariz çözüm devrimci zorunluluk savına dönmekti..."
"Her şeyin kökeninde saldırgan ve küçük düşürülmeye bağlı milliyetçiliğe çok kolayca dönüşebilecek derin bir kolektif aşağılık duygusu vardı."
Alfred Grosser
"Entelektüeller öbür insanlardan daha iyi ya da daha kötü , hatta çok farklı da değildirler. Topluluklar halinde yaşarlar; başkalarından saygı görmeye çalışırlar ve beğenilmemekten korkarlar; kariyer peşinde koşarlar, etkili olmak isterler ve güce taparlar. İkinci Dünya Savaşı'ndan 1956' ya kadar, Paris'in entelektüel camiasında belli bir dünya görüşüne uyma baskısı belki önceki ve sonraki dönemi aşacak kadar muazzamdı. Zulüm, şiddet ve ölüm gibi derin insani meselelerde bile kalabalık arasında çok az aykırı sesi duymamız şaşırtıcı değildir.."