Öncelikle kitabın konusunu anlatmak istiyorum. Agop Efendi diye bir karakterimiz var ve bu adam hayvanları konuşturuyor, çırağı Şükrü ve diğer hayvanlarla Demirkazık adlı dağda yaşıyorlar. Kitapta geriye dönüşler oluyor ve karekterleri daha iyi tanıyorsunuz. Sahba'nın cinayetiyle başlayıp diğer karekterler Beşir, Şua ve Vittor, Agop Efendi ve Şükrü'nün zorlu macerasıyla hikaye son buluyor diyebilirim. Çok farklı bir kitaptı mesela olaylar Sultan İbrahim döneminde geçiyor. Osmanlı ve fantastik bir dünya karışımı... Konuşan hayvanlar, ışınlanan hayal toplayıcı adam:D Çok farklı bir yaratık... Yani kitap sizi çok şaşırtacak, bazı yerlerde güldürüp bazı yerlerde de düşündürecek. Yazarın akıcı ve mizahi kalemini beğendim. Oz Büyücüsü ve Puslu Kıtalar Atlası okuyup beğendiyseniz bu kitabı da beğenirsiniz diye düşünüyorum.
(Ve bir şey daha: Aşure denen o sinsi kedi neden yalan söyledi diye düşünüyorum sanırım ilk sahibini korudu.)