Tüm polisiye kitaplarda olduğu gibi -artık bu durumu kabullendim- yine depresif bir polis memuru var. Galiba tüm polisler mutsuz. Evlilikleri iyi gitmiyor ve yazarlar bunları yazmakta sakınca görmüyor.
Kitap işlenen bir cinayetle başlıyor. İlk önce akıl sağlığı yerinde olmayan bir adamdan şüpheleniyorlar. Fakat zavallı adamın tek ihtiyacı, bir arkadaşının olması. Yapayalnız ve kasabalılar tarafından dışlanmış. Yıllar önce bir genç kız kaybolunca adamın üstüne çok gitmiş polisler, şimdi de aynı. Toplumun ve polislerin bakış açısı şöyle: munzeviysen, hayatta kimsen yoksa ya delisin ya da suçlu. Birçok kitapta da buna benzer suçlamalar okudum, okuduk. Yani bize yabancı değil bu satırlar.
İnanılmaz akıcı bir polisiyeydi Kuzgun Karası. 357 sayfalık kitabı elime almamla bitti. İçtikçe keyif veren, her yudumda eşsiz lezzete sahip ballı süt kıvamında bir kitap. "Acaba suçlu bu kişi mi? Yok bence budur" diye düşünüp beyin hücremi yakarak okudum.
Kuzgun Karası, yazarın Shetland Adası serisinin ilk kitabı. Umarım en kısa zamanda diğer kitapları da yayımlanır.