Görsel efektleri ve büyülü anlatımıyla en sevdiğim 3 filmden biri ‘Pi’nin Yaşamı’dır. Bence tam bir sanat eseridir.
Ama kitaba öyle gölge etmiştir ki, bu güzel kitabın varlığını çoğunluk bilmez.
Oysa kitap;
Filmden çok daha gerçekçi,
Çok daha ayrıntılı,
Çok daha vahşi,
Ve çok daha bilgilendiricidir. (Hatta bu bilgilerle okyanusun ortasında da kalsanız herhalde ölmezsiniz) :))
Özet olarak; Bir gemi kazası sonrası Pasifikte 16 yaşında bir çocuk, 300 kiloluk bir Bengal kaplanı ve çeşitli hayvanlar aynı sandalda gözlerini açıyorlar. Hepsi korkmuş, hepsi aç, hepsi yorgun! İşte bundan sonra aralarında 227 günlük inanılmaz bir hayatta kalma mücadelesi başlıyor.
Bu hikayeye, aynı zamanda Pi’nin manevi aydınlanma süreci ya da nefis mücadelesi de diyebiliriz. Kaplanı ‘ego’ yani ‘nefs’ yerine koyup okursanız siz de bu aydınlanmadan nasibinizi alabilirsiniz :)
Bu hikayeden sonra, Bengal kaplanları en sevdiğim hayvanlar kategorisine girmiştir.
Bir de Pi’nin; ‘hayatta kalabildiysem, sebebi kaplanın varlığı ve onunla mücadelemdir’ demesi beni kalbimden vurmuştur.
Ve bu eser en sevdiğim 10 kitap listesindedir.
Tavsiyemdir.