Longevity Planı Gönderileri
Longevity Planı kitaplarını, Longevity Planı sözleri ve alıntılarını, Longevity Planı yazarlarını, Longevity Planı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Araştırmalara göre, soleus şınavı hareketi, yürümek gibi görünse de (oturarak yapılmasına rağmen) tam tersidir. Nitekim yürürken vücut, soleusun kullandığı enerji miktarını en aza indirecek şekilde tasarlanmıştır. Normal kaslar içlerindeki şeker deposu olan glikojeni tükettiğinde yorulur, bu nedenle laktik asit birikir ve yorgunluk hissederiz. Ancak soleus kası, glikojen kullanmak yerine kandaki şekeri direkt olarak çeker; bu nedenle laktik asit birikmez ve bu kas kolayca yorulmaz. Bu durumun belki de evrimsel bir amacı vardır. Söz konusu çalışmada ise bunu tersine çevirerek otururken soleus şınavını uyguladılar ve kasın uzun süre mümkün olduğunca çok enerji kullanmasını sağlamaya çalıştılar. Bugünlerde bu amaçla özel giyilebilir teknolojik ürünler üzerinde çalışmalar yürütülmektedir. Soleus egzersizini yapmak için en ideal zamanı da ekleyeyim: Yemek sonrası en yüksek şeker seviyesi birinci saate denk gelir, yani yemekten tam bir saat sonra kan şekeri seviyesi en yüksek seviyededir. Bu durumda, o anda bu şekerleri enerji için kullanmak akıllıca olacaktır. Dolayısıyla soleus şınavı yapmak için doğru zaman yemekten sonraki birinci saat içerisindedir. Bu egzersizi yemekten elli dakika sonra başlatıp yetmişinci dakikaya kadar oturduğunuz yerden yapabilirsiniz. Toplam yirmi dakika fazla geliyorsa elli beşinci dakikada başlayıp altmış beşinci dakikada bitirebilirsiniz.
Size bir haberim var; nihayet tembelleri de mutlu edecek, çok basit bir "kımıldama" yöntemiyle, tek bir kası çalıştırarak çağımızın sigarası oturmanın zararlarını azaltabiliriz. Kasımızın adı soleus kası. "'Düz sandalet" anlamına gelen soleus, alt bacak arkasındaki kaslardan biridir. Vücudumuzdaki altı yüz kastan biri olup
Tabloyu netleştirelim: Bej ve kahverengi yağ dokusu, beyaz yağ dokusuna kıyasla daha az miktarda bulunur. Ancak aktive olduklarında, vücuttaki fazla yiyecekten gelen kalorinin harcanmasını farede %100, insanda %40 artırabilirler. Aslında konu kalori harcanma miktarından ötedir. Bu iki yağ hücresi aktive olduğunda genel olarak metabolizma hızlanır, insülin rezistansı azalır, kandaki trigliserid seviyeleri düşer. Ayrıca bu hücreler aktif olduğunda beyaz yağ hücrelerinin uslu durduğunu düşünebiliriz. Çünkü kandaki yağ ve şeker, beyaz yağ hücrelerine depolanmak yerine bu hücreler tarafından kullanılır. Beyaz yağ hücrelerinin daha az aktif olmasının faydası sadece kilo kontrolüyle sınırlı değildir, aynı zamanda birçok hastalığın riskini azaltır. Beyaz yağ hücreleri birer endokrin organ gibi inflamasyon yapan sitokinler salgılar. Obeziteyle ilişkili birçok hastalık da bu sitokinlerin salınımıyla ilişkilendirilir. O halde gençlik için yağlarımızı bronzlaştırıyoruz.
Yağlarınızın Rengini Değiştirmek İçin Yapabilecekleriniz
1. Beyaz yağların azalması için kilo vereceğiz. Beyaz yağların oluşmasının temel sebebi insülin olduğu için insülin piklerinden kurtulacağız. Bunun için işlenmiş unlu-şekerli besin maddeleri tüketmeyeceğiz. Dahası insülin rezistansının gündüze göre çok daha yüksek olduğu akşam saatlerinde yemeyeceğiz.
2. Kahverengi yağların sayısı bebeklikten sonra düşer demiştik. Ancak mevcut olanları aktive etmek için;
* Ense bölgesine soğuk su tutabiliriz (orada çoklar).
* Onları aktive edecek sempatik sistem sinyalini vermek için egzersiz yapabiliriz (Egzersizle artan adrenalin ve noradrenalin onları aktive eder).
3. Kahverengi yağ depolarının aktive olması için omega 3, zerdeçal ve acı biber tüketebiliriz.
4. Bej yağları artırmak için;
* Soğuk duş(Dikkat! aşırı soğuk suyla yapılan duş kalp krizi yapabilir. Soğuk duşun doğru yapılması gerekir. )
* Uyku esnasında serin tutulan yatak odası
* Egzersiz
Bej yağ hücreleri, beyaz yağ hücrelerinin dönüşümüyle ortaya çıkar. Bej hücreler, kahverengi yağ hücrelerinin sadece dörtte biri kadar yağı ısıya çevirebilir ancak hiç çeviremeyen beyaz hücrelerden daha etkilidirler. Bu hücrelerin rengi, içlerinde bulunan az miktardaki mitokondrilerden kaynaklanır. Bej yağ hücrelerinin artması metabolik sendromdan, insülin direncinden ve kilo problemlerinden kurtulmamıza yardımcı olabilir. Peki, bunun için ne yapabiliriz?
Güzel haber şu ki bizler kahverengi yağ dokumuzun daha aktif olmasını kısmen sağlayabiliriz. Ancak sayılarını artırmak zordur. Biz beyazlardan kurtulmak için onları biraz kahverengileştireceğiz. İşte tam kahverengi olmayan, yani orijinal olmasa da onun gibi çalışan yağ hücreleri de bulunuyor. Bunlara da "bej yağ hücreleri" diyoruz.
Erişkinlerde az da olsa mevcut olan kahverengi yağ hücrelerinin aktive edilmesi için çeşitli yöntemler araştırıldı. Örneğin B adrenerjik olarak adlandırılan ilaçlar sempatik sistemi aktive ederek bu yağların çalışmasını sağlar. Bunun dışında soğuk ortamda bu yağların daha iyi çalıştığı gözlemlendi. Nitekim farelerin soğuk bir ortama maruz bırakıldığı çeşitli deneylerde, kandaki şekeri beyaz yağ hücrelerinin değil, kahverengi yağ hücrelerinin kaptığı görüldü.
Kahverengi yağ dokusu, eğer dış ortam soğuksa, bu fırınlardan ısı oluşturur. Buradaki termogenin proteini adı üzerinde termostat gibi çalışır ve vücut ısısı yükselir. Bu ısı için kullanılan hammadde ise yemekten gelen yağ ve glikozdur. Yani kahverengi yağ dokuları yemeği ne enerjiye çevirir ne de göbeğinizde depolar. Yediğinizi kelimenin tam karşılığıyla yakar ve ısı oluşturur. İşte bu ısı dengesi bebeklerde çok önemli olduğu için onlarda kahverengi yağ çoktur.
Beyaz yağ hücreleri neden beyazdır? Çünkü içleri kocaman tek bir yağ damlacığıyla doludur. Peki, kahverengi yağ neden kahverengidir? Kahverengi yağların içinde tek büyük bir yağ damlacığı yerine, minik minik yağ damlacıkları vardır. Ayrıca beyaz yağda çok az olan mitokondriler, kahverengi yağda boldur. Mitokondri bolluğu sebebiyle kahverengi görünürler (mitokondrilerin içinde demir içeren bölgeler vardır, kahverengi oradan gelir). Mitokondriler bizim ATP enerjisi ürettiğimiz küçük enerji fırınlarıdır, fırın olarak enerji yerine ısı da üretebilirler.
Kahverengi yağların temel görevi vücudun ısısını sağlamaktır. Evrimsel olarak, tıpkı beyaz yağların yiyeceğin bolluğu ve azlığına adaptasyon için mevcudiyeti gibi, kahverengi yağlar da çevre ısının soğuk veya sıcak olmasına adaptasyon için vardır. Eğer ortam soğuksa kahverengi yağlar aktive olup vücut ısısını artırır. Mesela kış uykusuna yatan hayvanlarda kahverengi yağ çoktur. Bu yağlar kış boyu hayvanı sıcak tutar. Aynı şekilde bebeklerde de kahverengi yağ çoktur. Bebekler soğuğa uyum sağlayabilirler. Ancak yaş ilerledikçe kahverengi yağ deposu azalır.