Drama, drama, drama ama içinde biraz da mizah var. Sevimli karakterler, akıcı kurgusu, yalın dili, bitmeyen olayları ile güzel bir kitaptı.
Konusuna gelirsek kitap on yıl öncesinden başlıyor. Flint, doğum günü kutlaması gecesinde alkollü iken ve arabada eşi ve 2 yaşındaki çocuğu varken direksiyon başına geçiyor. Yolda kaza geçiriyorlar ve karısı Heidi ölüyor. Heidi arabayı kendisi kullanmak istemişti ama Flint ben erkeğim, sarhoş değilim diyerek arabayı sürmek için inat ediyor. Bu konuda Flint'e çok kızgınım ve bu arabayı kullanma konusundaki inadına çok kızgınım, affedilir hiçbir tarafı yok ki o da kendini affetmiyor. Karısını öldürmüşken yaşamayı haketmediğini düşünüyor. Sadece otizmli oğlu düzgün biçimde yetiştirebilmek için yaşıyor.
On yıl sonra ofisinin üst katına taşınan müzik terapisti Ellen, hem onun hem oğlu Harrison'un hayatına dahil oluyor. Tabiki Ellen' in de hayatı kendi dramalarıyla dolu. Ellen ile Harrison'un ilişkilerini çok sevdim.
Ellen' in, Flint'i sinirlendirdiği ve her atışmalarında haddini bildirdiği kısımları okumak ayrıca keyifliydi.
Ayrıca Ellen ile evcil hayvanlarını okumakta çok zevkliydi.
Genel olarak aşırı dramalı bir kitaptı. Karakterlerin başına bi gökten taş yapmadığı kaldı diyebilirim. Arada mizahta vardı ama azdı. Harrison' u çok sevdim. Favorim diyebileceğim bir kitap değildi. Dram ve romantizm seviyorsanız bir şans verebilirsiniz.