Maaday-Kara, Güney Sibirya'da yaşayan Altay Türklerinin destanıdır. Binlerce yıllık yaşam mücadelesinin iki nesli temsil eden yaşlı baba Maaday Kara ve yaşamı sürdürecek olan oğlu Kögüdey Mergen'in yaşamına sığdırılarak anlatıldığı destanda odak noktası, ölüm korkusu ve ölümsüzlük arayışıdır: Destanın kahramanı -aynı zamanda bir "şaman" prototipi olan- Kögüdey Mergen, hayatın sırrını çözmek, annesiyle babasını ölüler diyarından yeryüzüne geri getirmek, sürülerini ve halkını ölümün pençesinden kurtarmak için yeraltı dünyasına iner. Şamanist bir toplumun ürünü olan (ancak yer yer Budizm ve lamaizm etkisi de görülen) destanda, bu dünyayı ve öbür dünyayı algılayış biçimi şamanist düşünce doğrultusundadır. Olaylar üç farklı boyuta uzanır: yeryüzü, yeraltı ve gökyüzü. Yeryüzü canlıların mekânıdır; yeraltı ruhların yani ölülerin âlemidir, bu âleme karanlık güçler hâkimdir; gökyüzü de yine insan ötesi bir boyuttur. Ancak, bu üç boyutun kapıları birbirine kapalı değildir; birinden diğerine gitmek ve geri dönmek mümkündür. Maaday-Kara'nın -nerdeyse bütün destanlarda olduğu gibi-kozmogonik yönleri de vardır: Destan, Büyükayı ve Orion takımyıldızları ile Kutupyıldızı'nın nasıl ve niçin meydana geldiğini de anlatır. Kitapta, Maaday-Kara destanının Sazon Saymoviç Surazakov'un 1964'te Aleksey Grigoreviç Kalkin'in anlatımından derlediği Altay Türkçesi metninin çevrimyazısı ile Türkiye Türkçesine çevirisi yanında, destanı çeviren Prof. Dr. Emine Gürsoy-Naskali'nin aykıntılı "Giriş" yazısı, metinde geçen Altayca kelimeler ve özel isimler için birer dizin ve geniş bir bibliyografya yer alıyor.