Gündüzleri senin yüzünden gözlerimden inciler saçılır.
Geceleri sabaha kadar gözlerim semâlarda dolaşır,
Kanımı dökersin diye beklemiyorum belki,
Döner misin diye o umutla bekliyorum.
Diyorsun ki, göz yaşların niçin gül rengine boyandı?
Mademki sordun neden olduğunu dosdoğru anlatayım sana.
Sevdanın kanlı yaşı gönlüme dökülüyor, sonra,
Başımda coşkunlaşarak gözlerimden taşıyor.
Âlemin eksikliğinden, başlangıcı olmamasından sana ne? Sen kendi kıdemini bil ki kadim misin, yoksa hâdis mi? Sana verilen bu kadar ömrü kendi hâlini araştırmaya sarf et. Âlemin eskiliği yeniliği bahsinde ne ömür harcıyorsun?
İsrafçılar, savruklar, sade meyhaneye gidenler, orada nice paralar sarf edenler değildir. Onun ne değeri var? Asıl israfçılar, değerli ömürlerini, sonsuz mutluluk sermayesi olan o hazineyi boşuna harcarlar. Bu işte bir ceza korkusu olmasa bile böyle bir cevheri taş altında parçalayarak yok etmek ne demektir? Buna acımaz mısın? Bütün deliller güneşin bir gün batacağını sana söylerken, artık bu hevâ ve hevese kapılıp da gaflet içinde uyumanın ne yeri var?
Seni uyumak için mi buraya getirdiler?
•••
Hoşgörürlük, gözü ayıpları görmekten körleştirir.
Öfkeli bakışlar her kötülüğü açıkça görür.
(Bir şeyi seven, ona karşı kör ve sağır olur, yani sevilenlerin eksik tarafı görülmez ve işitilmez.
Sevgisini kaybeden hemen kusur görmeye başlar.)