Öğretmen konuştu:
"Bizim içimizde olan Tanrı'nın ruhu, tıpkı bir sinema perdesi olarak tanımlanabilir. Sinema perdesi üzerinde birçok durum betimlenir: İnsanlar birbirlerini severler, insanlar ayrılırlar, hazineler bulurlar, uzak ülkeleri keşfederler.
Hangi film gösterilirse gösterilsin, perde hep aynı kalır. Gözyaşlarının akmasının kan dökülmesinin pek önemi yoktur, perdenin beyazlığına hiçbir sey olmaz.
Tıpkı sinema perdesinde olduğu gibi, hayatın bütün mutsuzluklarına bütün esrimelerine karşın, Tanrı oradadır. Bizim filmimiz sona erdigi zaman hepimiz göreceğiz O'nu."
Çevremizdeki her şey durmadan değişir. Her gün, yeni bir dünyayı aydınlatır. Alışılmış olarak adlandırdığımız şeyler yeni fırsatlarla doludur, ama her günün bir öncekinden farklı olduğunu görmeyi beceremeyiz. Bugün,herhangi bir yerde,bir hazine sizi beklemektedir. Bu bir küçük gülümseme, büyük bir fetih olabilir,bu pek önemli değil.Hayat küçük ve büyük mucizelerden oluşmuştur.Hiçbir şey can sıkıcı değildir,çünkü her şey sürekli değişmektedir. Can sıkıntısı dünyanın kendisinden kaynaklanan bir şey değildir,dünyayı görme tarzımızdadır.