(...) bezelye tanesinin üstündeki aptal prenses, şu irkilmene, başını içeri çekmene, başını sallamana, başını çevirmene kim neden oldu, bilmek istiyorum, hayır, bilmek istemiyorum.
Arşidük Franz Ferdinand'ın Saraybosna'da, içinde öldürüldüğü o lanet olasıca otomobili ve kanlı üniforma ceketini bugün kim görmek isteyebilir ki hâlâ?
Tek bir kadın bile çok fazla sayıda tuhaflığın üstesinden gelmek zorundadır, ve kendini hangi hastalık belirtilerine göre ayarlaması gerektiğini ona daha önce söyleyen oImamıştır, denilebilir ki, erkeğin bir kadın karşısındaki tutumu tümüyle hastalıklıdır, üstelik tümüyle kendine özgü biçimde hastalıklıdır; dolayısıyla erkekleri hastalıklarından kurtarabilme olanağı artık asla yoktur.
Öyle sanıyorum ki, bugün bile birbirimize ilgimiz az, birbirimize sabrediyoruz, birbirimize hayret ediyoruz, ama benimki meraktan doğan bir hayret (Acaba Malina hiç hayret eder mi? )
Benim bakımımdan sen iç dünyamda gerilere gittin, o kadar; eskiden birlikte olduğumuz o zamanlara karışıp gittin, ve orada senin şimdi bir gençlik resmin durmakta, sonraki olayların ve benim bu olaylara ilişkin düşüncelerimin artık hiç bozamayacağı bir resim.
Malina: Belki bilmiyordun, ama razıydın.
Ben: Sana yemin ederim ki razı değildim, insan nasıl razı olabilir, insan gitmek, kaçmak isteyebilir yalnızca. Bana kabul ettirmek istediğin nedir senin? Hayır, hiçbir zaman razı olmamıştım!