Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Manevi İkramlar (Mebde ve Mead)

İmam-ı Rabbânî

Manevi İkramlar (Mebde ve Mead) Gönderileri

Manevi İkramlar (Mebde ve Mead) kitaplarını, Manevi İkramlar (Mebde ve Mead) sözleri ve alıntılarını, Manevi İkramlar (Mebde ve Mead) yazarlarını, Manevi İkramlar (Mebde ve Mead) yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
216 syf.
·
Puan vermedi
·
10 günde okudu
Es'selamû aleykûmm Eser Nakşibendiyye yolunun büyüklerinden müceddid-i el'f-i sânî, İmâm-ı Rabbânî isimleriyle namdar Ahmed Serhendî hazretlerinin (k.s) talebesi olan Muhammed Sıddık Bedahşî tarafından derlenmiştir. Tasavvuf yolunun incelikleri anlatılıyor. Özellikle manevî makam konularının ele alındığı bu kıymetli eserden istifade edemediğim için müteessirim. Hakikaten çok derin konuların ele alınmasından ziyade lügat yönüyle zayıf kalmam en büyük etken oldu sanırım. Yine de teberrüken sonuna kadar okudum. Nakşibendi şeyhlerinin tarikat yolundaki uygulamaları dönemin şartlarına ve insanların hâllerine göre değiştiği için belirtilen hâl ve makamları anlayamamız biraz da geçmişimizden çok koptuğumuzun acı göstergesidir! Rabbim bizleri büyüklerin hatırına versin, ve's-selâm...
Manevi İkramlar (Mebde ve Mead)
Manevi İkramlar (Mebde ve Mead)İmam-ı Rabbânî · Semerkand Yayınları · 201772 okunma
Mürid, kavuştuğu her kemale, mürşidini taklit etmekle erişir. Mürşidin hatası müridin doğrusundan evladır. Bunun için Ebû Bekir-i Sıddık [radıyallahu anh], "Keşke Resûlullah'ın sehvi olsaydım" buyurmuştur.
Sayfa 186Kitabı okudu
Reklam
Şunu bilmek gerekir: Müridin mürşidinin üstünlüğüne ve onun en kâmil olduğuna inancı, ona olan muhabbeti ölçüsündedir. Bu da fayda verme ve faydalanmaya sebeptir. Ancak mürid mürşidini, şeriatta bildirilen zatlardan üstün tutmamalıdır. Zira bu muhabbette ifrada (aşırıya) gitmek olur. İfrat ise kötü bir şeydir. Şîa, Ehl-i beyt'e muhabbet hususunda aşırıya gittiklerinden perişan olmuştur. Hıristiyanlar Hz. İsa'ya [aleyhisselâm] olan aşırı sevgileri sebebiyle ona, "Allah'ın oğlu" demişler ve ebedî hüsranda kalmışlardır.
Sayfa 177Kitabı okudu
"Müminlerin cennette yön, karşı karşıya bulunma, nitelik ve kuşatma olmaksızın Allah'ı görmesi (rü'yet) haktır. Ahirette olacak bu görme işinin gerçekleşeceğine iman ederiz; fakat nasıl olacağı konusunda kafa yormayız. Allah'ın görülmesi hadisesi keyfiyet dışı bir şeydir. Bu dünyada keyfiyet ve misal erbabı olan bizler bu sırrın iç yüzünü keşfedemeyiz. Bu gerçeğe inanmaktan başka nasibimiz yoktur. Felsefeciler, Mu'tezile ve bazı bid'atçı fırkaların vay haline! Onlar ilâhî lutuftan mahrum kalmaları ve basiretlerinin kapalı olması sebebiyle Allah'ın ahirette görülebileceği gerçeğini inkâra kalkışmış ve gayb âlemine ait olan durumları mevcut âleme kıyas ederek bu dinî esasa iman şerefine erememişlerdir"
Sayfa 169 - (Mektûbât, c. 2, 67. Mektup).Kitabı okudu
Kudret, bir işi yapmak ve yapmamakta gücü yetmek, irade ise yapmak veya yapmamaktan birini tercih etmek manasına gelir. Bu durumda kudretin mertebesi, iradeden öncedir. Hakiki sıfatlardan bildiğimiz tekvinin yeri ise kudret ve iradeden sonradır. Bu sıfatın işi, bir şeyin yapılması veya yapılmamasını diledikten sonra, o dilenen şeyi yaratmaktır. O halde kudret, bir işe gücü yetmek, irade, o işi yapmayı dilemek, tekvin de onu vücuda getirmektir.
Sayfa 167Kitabı okudu
Herkesin hakiki mürşidi Resûlullah'tır [sallallahu aleyhi vesellem].
Sayfa 157Kitabı okudu
Reklam
Feylosofçuklara giydirme :)
İlmin şerefi mâlumun yani bilinenin şeref ve rütbesi ölçüsündedir. Mâlum ne kadar şerefliyse, ilim de o kadar şereflidir. O halde tasavvuf ehline mahsus bâtin ilmi, zâhir âlimlerinin sahip oldukları zâhir ilminden daha şereflidir. Zâhir ilmi de dokumacılık ve hacamat ilimlerinden şereflidir. Bu sebepten insanlar, kalp ilimlerini aldığı mürşidine, zâhir ilimleri aldığı hocasından daha fazla edep gösterirler. Zâhir ilimleri aldığı hocasına da dünya işlerinde meslek öğrendiği ustasından daha fazla edep gösterirler. Aynı fark zâhir ilminin kolları arasında da geçerlidir. Kelâm ve fıkıh hocası, sarf ve nahiv hocasından önce, sarf ve nahiv hocası, felsefi dersleri öğreten öğretmenden önde gelir. Şunu da söyliyelim ki felsefi ilimler, kıymetli ilimlere dahil değildir. Zira felsefenin birçok konusu gereksizdir ve kişiye bir şey vermez. Filozofların İslâmî kitaplardan aldıkları birkaç konu bile cehl-i mürekkepten uzak değildir. Çünkü aklın oralarda işi yoktur. Nübüvvet bilgileri, normal insanların aklının çok üstündedir.
Sayfa 156Kitabı okudu
Bazı kimseler, bazı sünnetlerin, geceleri ihya etmek gibi amellere olumsuz yönde etkisi olduğuna inanıyorlar. Böylelerinin ne kadar dar düşünceli olduklarına şaşıyorum. Binlerce geceyi ihya etmeyi, Resûlullah'a mütâbaatın yarım arpası ile değişmek istemem.
Sayfa 153Kitabı okudu
Yâ Rabbi! Bu ne şaşılacak iştir ki evliyalarının bâtınlarını, bir damla içene ebedî hayat veren âb-ı hayat, zâhirlerini de öldürücü zehir kıldın. Onlara kötü nazarla bakanlar, ebedî olarak öldü. Onların içi rahmet, dışı ise zahmettir. Bâtınlarına bakan onlar gibidir, zâhirlerine bakan ise en kötülerdendir
Sayfa 147Kitabı okudu
İmâm-ı Rabbânî hazretleri şöyle der: "Allah Teâlâ bir kulunu sevdi mi bir daha ondan günah sâdır olmaz. Zira Hak Sübhânehû'nun dostları günah işlemekten korunmuşlardır. Evet, günah işlemeleri mümkündür, ama günah işlemekten korunmuşlardır. Peygamberlerin ise durumu farklıdır, onlar hem günahlara karşı masumdurlar hem de günah İşlemeleri mümkün değildir. Allah dostlarından günah olan herhangi bir şey sâdır olmayınca, günahın zararı da onlara dokunmamış olur. Günah işlemediklerinde günahın onlara zarar vermeyeceği doğrudur. Nitekim ilim sahipleri bunu bilirler. Bir de günahtan maksat, velayet derecesine ulaşmazdan evvel işlemiş olduğu geçmiş günahları olabilir. Bir hadis-i şerifte şöyle buyrulmuştur: 'Müslüman olmak önceki günahlan siler' (Müslim, İmân, 54). İşin hakikatini en iyi bilen Allah Teâlâ'dır. 'Rabbimiz! Unutur ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma!' (Bakara 2/286)"
Sayfa 121 - (Mektubât, c. 2, 75. Mektup).Kitabı okudu
245 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.