Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Manipulasyon Oyunu

Josef Kirschner

Manipulasyon Oyunu Sözleri ve Alıntıları

Manipulasyon Oyunu sözleri ve alıntılarını, Manipulasyon Oyunu kitap alıntılarını, Manipulasyon Oyunu en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bizim gerçek canlılığımız ve tüm varoluşla ortak olan yanımız, madde içinde hapis.
Gerçeğin farkında olmak, bizi daha bilgili, anlayışlı ve olgun kılar. Dünya üzerinde nasıl yaşanması gerektiği konusunda, bize yeni bir bakış açısı ve değişik bir perspektif kazandırır. Gerçekleşmesi bir ütopya gibi bile olsa, bizi "bütünsel gerçekliğe" doğru yönelmiş toplumsal yapılar kurmaya yöneltir. Böylece, dünyanın o çözemediğimiz karmaşıklığının arasında ezilmekten kurtuluruz. Eksik ve mükemmellikten uzak oluş, bu nedenle de bize ancak "suret" olarak yansıyış, bir maddesel plan yasasıdır. Onunla mücadele edip, onu aşmaya çalışmak da, insan varoluşunun ve tekâmülünün kuralıdır. Bu ikisi arasındaki çatışma ve etkileşme, hem maddesel olanın gelişimini ve evrimini sağlar, hem de ruha maddesel plânın deneyimini kazandırır. Zaten tam mükemmelliğe ulaşılsa, hareket yerini sükûnete bırakır ve dünyanın varoluş işlevi de biterdi.
Reklam
Her şey çarpıtılıyor, her şey saptırılıyor. Her şey yalan, eksik ve yetersiz. Herkes birbirinin yetersiz bilgisini önce destekliyor, sonra da kullanıyor. Bunu insan olgusunun bir özelliği ve uzantısı olarak, hepimiz zaman zaman yapıyoruz. Çünkü gerçekten açık, dürüst ve doğru olmak mümkün değil. Bırakın başkalarını, kendimize bile rol yapıyor, kendimizi bile aldatıp, kandırmaya, olduğumuzdan başka görünmeye çalışıyoruz. Bu yanlış. Ama bir de bu zayıflıkları kendi çıkarları doğrultusunda kullananlar (en başta politikacılar, reklamcılar, bütün satıcılar vb.) bulunuyor. İşte bu daha da yanlış. Bilemiyoruz uğrunda her şey verilen "kişisel çıkar", bu "kazanç", bu "güç merakı" ne oluyor? Nereye aktarılıyor bu "kazançlar" ve bu "yararlar"? Ne için biriktiriliyor? Sanıyoruz ki, hep yalnızız, kimse bizi görmüyor ve ne yapsak, yanımıza kâr kalacak.
Maddesel dünyaya bağlı olduğumuz sürece, bu planın anayasasına da bağlıyız demektir. Bu nedenle, içinde yaşadığımız bu gerçeklik alemini reddetmek ya da ona sırt dönmek yanlış olur. Madem ki, bu bedene büründük ve bu alemde göründük, oyunu onun kurallarına göre oynamak zorundayız. Senaryoya uygun davranmak, yani bireysel iradeyi, evrensel kurallar ile bir etmek, bizi kısıtlamaz, tam tersine üzerimizdeki baskıyı kaldırır. Ancak, bu planın yasalarını bilmek ve onlarla uyum içinde olmak, tek bağlanılacak değerin maddesel dünya olduğu anlamına gelmez.
Sırları buldukça, sistemin olağanüstülüğü ve görkemi, gözlerimizi kamaştırıyor. Evet, ama bu gerçeklik bize göre böyle ve dev bir gerçeklik spektrumunun minik bir ara kesiti yalnızca. Nasıl ki, renk ve ses spektrumundan bizim algı alanımıza girenler, yalnızca küçük bir aralıksa, varoluş gerçekliği ve maddesel alem için de aynı şeyler söz konusu.
Ve işte o zaman çıkardı ortaya, aslında hepimizin aynı özden olduğu ve birbirimizden ayrı olmadığımız. Ne taş, ne toprak, ne ağaç ve ne de insan. Aslında yok birbirimizden farkımız. Ve içten içe bütün bu enerji alanları bir birine bağlı, birbirleriyle etkileşim halindeler. Herhangi birindeki en küçük bir değişim, diğerlerince de biliniyor, fark ediliyor ve onları da etkiliyor. İşte bizim bir süreç, bir ara kesit olarak yaşadığımız ve "maddesel gerçek" diye adlandırdığımız bu oluşumun gerisinde ya da üzerinde var olan gerçeklik bu türlü özellikler taşıyor.
Reklam
Baştan başa aldatmacalar ve yalanlarla dolu, oyun ve rol yapma temeline dayalı bir dünyada yaşıyoruz. Kişisel ya da grupsal çıkar ve menfaatler, her şeyin önünde ve üstünde geliyor. Adalet, eşitlik, namus ve doğruluk gibi kavramlar, hep birer kandırmaca ve oyalamaca olarak kullanılıyorlar. Çünkü yönlendirilmiş, çarpık, yanlış ve kendimizden uzak bir biçimde yaşıyoruz. Gerçek istek ve ihtiyaçlarımızın bile farkında değiliz.
Baştan başa aldatmacalar ve yalanlarla dolu, oyun ve rol yapma temeline dayalı bir dünyada yaşıyoruz. Kişisel ya da grupsal çıkar ve menfaatler, her şeyin önünde ve üstünde geliyor. Adalet, eşitlik, namus ve doğruluk gibi kavramlar, hep birer kandırmaca ve oyalamaca olarak kullanılıyor. Çünkü yönlendirilmiş, çarpık, yanlış ve kendimizden uzak bir biçimde yaşıyoruz. Gerçek istek ve ihtiyaçlarımızın bile farkında değiliz”
Toplumsal düzen ve egemen grupların sundukları dar alanda yer alan birkaç kısır alternatifle kısıtlanıyoruz.
Onların istedikleri şeyleri giyiyor, yiyor, içiyor, alıyor ve seyrediyoruz. İşin kötüsü bunları kendi öz istek ve ihtiyaçlarımızı sanıyoruz.
Reklam
Maddesel varoluş, insanın eksikliği ve yetersizliği üzerine kurulmuş.
İnsan olarak engellerle karşı karşıyayız ve sınırlarımız var: Gerçekleri ancak karşıtlıklarla, ikili bir biçimde kavrayabiliyoruz. Algılarımız, büyük bir spektrumun ancak minik bir alanına duyarlı. Tekâmül sürecimiz, acı ile dolu. Kan, ter ve gözyaşı olmadan, maddesel gelişim sağlanamıyor. Ancak kısıtlı orandaki bilgiye ulaşabiliyoruz. Unutuyoruz, yanılıyoruz… Dünya gerçekte çok ağır bir tekâmül planına sahip ve çok geri. Adeta balçık çamur içinde mücadele ediyoruz. Olaya diğer yönüyle ve alışık olduğumuz biçimde bakacak olursak; maddesel alem içinde her şey yerli yerinde ve mükemmel bir düzen var. Bir damla sudan, insan oluşuyor. Minik bir hücreden dev bir dünya doğuyor. Tüm olaylar, muhteşem bir intizam içinde. Bütün bunları; atomaltı parçacıktan, gökteki galaksilere dek büyük bir "hayranlıkla" izliyoruz.