Mantıksal Düşünce Doktrini
Arthur SchopenhauerMantıksal Düşünce Doktrini Gönderileri
Mantıksal Düşünce Doktrini kitaplarını, Mantıksal Düşünce Doktrini sözleri ve alıntılarını, Mantıksal Düşünce Doktrini yazarlarını, Mantıksal Düşünce Doktrini yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Stoikler, pratik olanı teorikle değiştirerek onların bir adım ötesine geçmişlerdir. Onlar, gözden çıkarılabilecek her şeyden gerçekten vazgeçmenin gerekli olmadığı fikri ile mülkiyet ve zevkleri daima onsuz da olunabilecek ve şansın ellerine bırakılabilir şeyler olarak görmek bizim için yeterli olacaktır. Zira o zaman en sonunda başa gelebilecek
Sayfa 125 - sunulduğu zaman kabul eder; yine de eğer gerçekte ait oldukları
(72) Latince: Bilgeliğin, zengin, hür, şerefli, güzel, kralların kralı için sadece ikinci sırada geldiği doğrudur. (C.N.) (73) Fransızca: Eşitsizliğin Kökeni Üzerine Konuşmalar. (C.N.)
(74)Kitabı okudu
Bir şeye sahip olmamanın, onu kaybetmekten çok daha az acı verici olduğunu dikkate almak zorundayız ve anlamalıyız ki yoksulun acı çekmek için ne kadar az şeyi varsa o kadar az şeyi kaybetmek zorunda kalır... Bir şeyi elde edememek onu kaybetmekten daha kolay ve daha katlanılırdır... Diogenes bunu öyle iyi başarmıştı ki artık kendisinden alınabilecek hiçbir şeyi yoktu... (Onu, tanrılar gibi veya tanrılar kadar yoksul olarak görün.) Kendi kendisini tesadüflere bağlı her şeyden özgür kılan kişi. Bana öyle geliyor ki Diogenes şöyle demişti: Ey kader, tüm ilgini kendi kendine yönelt, Diogenes'te artik seninki diye adlandırabileceğin hiçbir şey kalmadı. (Ç.N.) Latince: Diogenes kaderi ona bakıp şunu söylerken gördüğünü sandığını söyledi: Ben, bu deli köpeğe dokunamam. (C.N.)
Pirinç bile zamanla aşınır fakat gelecek çağlar hiçbir zaman senin Şöhretine gölge düşüremeyecek, Diogenes. Zira alçakgönüllü ve mutedil bir varoluşun ihtişamını yalnız sen ortaya koydun. Ölümlülerin mutluluğuna giden en kestirme yolu sen gösterdin. (Ç.N.)
Sayfa 122Kitabı okudu
Onlar, (Stoikler) kusursuz mutluluğu, her şeyin onun uğruna yapıldığı en yüce amaç olarak tarif ederler. (C.N.) (60) Kusursuz mutluluk ile en yüce amacın eş anlamlı olduğu bildirilmiştir.
(C.N.) Erdemin kendisi mutluluk getirmeyi vaat eder. (Ç.N.)
Ötesine gelince bilgelik, çok mutlu bir durumu amaç edinir: Oraya götürür, oraya giden yolu açar... Size filozofları dinlemenin ve okumanın mutlu bir yaşam için plan dahilinde olduğunu hatırlatırım. (Ç.N.) Diğer bütün felsefelerde olduğu gibi Kiniklerin felsefesinde de mutlu bir yaşama bir hedef ve nihai amaç olarak bakılmıştır. Fakat mutlu bir hayat bizim tabiat uyarınca yaşamamıza bağlıdır, kalabalığın fikirleri uyarınca değil. (Ç.N.)
Sayfa 121Kitabı okudu
İnsanların, kendileri için elde etmeye çalışmış oldukları yüce bir mutluluğun, bu hayatın mutsuzluğunda yattığını argümanlarla açıklamak bize düşmektedir. Böylelikle bizim ümit ettiğimiz şey ile onların beyhude çabaları arasındaki büyük farklılık da tamamıyla açıklığa kavuşabilecektir. Filozoflar, kendi aralarında en yüce iyilik ile en büyük kötülük üzerine çok fazla tartışma yapmışlardır ve en büyük bir şevk ve canlılık ile bu sorundan bahsederlerken bir insanı neyin mutlu kılacağını bulmaya çalışmışlardır çünkü en yüce iyilik olarak adlandırılan şey budur. (C.N.) Mutluluk, mutlu bir hayata bağlıdır fakat mutlu bir hayat, erdemli bir
hayata bağlıdır. (C.N.) Zira bunun (mutlu hayatın) felsefi çalışmalarla ilgilenenleri başka her şeyi bir kenara bırakıp kendilerini tamamıyla yaşamı idare etmenin en iyi yolunun araştırılmasına adamalarına ilk yol açan şey olduğu için gerçekten de bu şekilde mutlu bir hayata ulaşmaya çalışmanın ümidi ile söz konusu çalışmaya çok fazla özen göstermişler ve bu uğurda bir hayli sıkıntıya katlanmışlardır. (C.N.)
Ahlaksız bir hayat, mutsuz bir hayatla özdeştir. (C.N.) B) ihtiyatlı davranış, kusursuz mutluluktan farklı bir şey değildir, kusursuz mutluluğun bizzat kendisidir. (Ç.N.)
Sayfa 120Kitabı okudu
Acısız bir yaşamın peşinden böyle koşmak, böylesi bir var oluş, ancak akılcı düşünceyi gözlemleyip uygulandığı ve yaşamın ger- çek tabiatının derinliğine inildiği müddetçe en kesin bir devamlılıkla ve en son haddine kadar yerine getirilebilir ki bu da Stoizmin daha sonra takip ettiği kinizmi üretmiştir. İlk kitabımızda varmış olduğumuz sonucu daha
Sayfa 119Kitabı okudu
Her tutku aslında ise her eğilim ve isteksizlik, bilginin nesnesini kendi rengi ile hafifçe boyar. Bu olayın en yaygın görülen şekli, arzu ve umudun meydana getirdiği bilginin hatalı olduğunun ispatlanmasıdır. Zira bunlar, bize hiçbir biçimde mümkün olmayan şeyleri göz alıcı renklerde boyayarak muhtemel ve neredeyse kesin olarak gösterir ve bizi, bunun tam aksini kavramaktan neredeyse aciz kılarlar. Korku da benzeri bir şekilde iş görür; her önyargı, her tarafgirlik ve daha önce de belirtmiş olduğum gibi her ilgi, her heyecan ve istemin her tercihi, benzeri bir biçimde eylemde bulunur.
Son olarak zekânın tüm bu kusurlarına aynı zamanda onun beyinle birlikte yaşlandığını, bir başka deyişle bütün fizyolojik fonksiyonlar gibi geçen yıllarla beraber enerjisini kaybettiğini ve böylelikle de sahip olduğu bütün kusurların o zaman daha da arttığını ilave etmemiz şarttır.
Sayfa 107Kitabı okudu
Yukarıda bahsedilmiş olan, zihnimizin, bütün düşünüş biçimimizin ve birbirinden en farklı türden simgeleri birbirine karıştırmanın, böylelikle yol açmış olduğu ve en soylu insan zihinlerinde bile mevcut olan kaçınılmaz olarak dağınık ve parçalı tabiatının bir sonucu olmak üzere gerçekte sadece yarım bir bilince sahibiz. Onunla yaşamımızın
Sayfa 104Kitabı okudu
Bütün bu anlatılanlara yönelik bir diğer istisna da imgelemimizdeki bir fikir veya bir resmin ortada bizim bilincinde olduğumuz hiç bir sebep bulunmaksızın aniden aklımıza geliverdiği birtakım durumlar tarafından ortaya konmaktadır. Yine de çoğu kez böyle bir durum, bir yanılsamadan ibaret olur, zira fikir öylesine önemsiz ve saçma sapan bir
Sayfa 99Kitabı okudu
Neredeyse tüm üzüntülerimiz diğer insanlarla olan ilişkilerimizden kaynaklanır.
İlk tanıştığınızda karşınızdaki kişi hakkında çok olumlu bir görüş oluşturmamaya dikkat etmelisiniz .Aksi taktirde çoğu durumda ‘’hayal kırıklığına’ uğrarsınız.
Gerçek anlamda net olan şeyler kavramlar değil algılardır.!!
Sonuçta herkes ,kendi derisinin ve kafatasının sınırları içinde kalmaya mecburdur ve kimsenin de kimseye yardım etmesi mümkün değildir.!
Bir doğrunun diğer doğrulardan korkacak hiçbir şeyi yoktur .!