Sofi ile biraz oynadım. Sofi güzel bir kız çocuğu. Siyah oluşunu aşırı dert ediyor. Onunla biraz da bu sebeple çok ilgileniyorum. Yine ağlamış bugün. Annesi söyledi gizlice. Ben de sordum:
-Bugün seni üzmüşler öyle mi? Anlat bakim.
Ben bunu söyler söylemez ağlamaya başladı:
-Çamaşır suyu ile yıkasam yüzümü yine de beyazlamaz mı? Herkes beyaz, ben karayım. Herkes bana gülüyor.
Yine, onu ikna etmeye çalıştım. Üzüldüm tabii.
Çocuğun gözyaşları beni çok üzüyordu. Siyah olmanın kötü bir şey olmadığına, beyaz olmanın da bir üstünlük ve ayrıcalık olmadığına ikna etmeye çalıştım onu. Ama çocuk bunu anlayacak yaşta değildi henüz. Toplumun yanlı ve yanlış bakışı, bu küçücük çocuğu ne hallere düşürmüş, derisinden utanır hale getirmişti. İnsanlık adına çok kötü değil miydi bu durum?
.....
Ne kadar ilginç şu hayat. Benim hayatım... Bir gün gelecek, hem de 1990 yılında, ben en az seksen beş yaşımdayken hayatımı Tükiye'den bir yazara anlatacağım aklımın ucundan bile geçmezdi.