Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
Martin Eden
Jack LondonMartin Eden Yorumları ve İncelemeleri
Martin Eden yorumları ve incelemelerini, Martin Eden kitabı hakkındaki okur görüşlerini , Martin Eden puanlarını 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.Puan
9.110 üzerinden
Ruth için başlayan emeğin sonu intihar!
Martin Eden beni gerçekten derinden etkileyen bir kitap olmuştu. Kitap sıradan bir aşk romanından çok daha öte, insanın içine işleyen bir kitaptı..
Eden elinden gelen her şeyi yaptı ünlü bir yazar da oldu ama ulaşılmaz sandığı Ruth'u bile istemeyerek hayatına son verdi...
İlk sahafçıya gittiğimde rafları dolaştığımda; Sahafçıya bir kitap önerirmisiniz dediğimde bu kitabı önermişti hatta içimde bu kitap ne kadar kalın ve dili de ağırdır şimdi okunmaz dedim ısrar üzerine aldım ve iyikide aldım..
Bu kitabı inceleyecek olursak dili çok sade ve anlaşılır. Nasıl ortalara geldim nasıl bitirdim anlayamadım açıkçası. Kitabın konusuna gelecek olursak;
Martin eden bir denizcidir, sefer sırasında bir olay olur ve bir kızla tanışır. Kız da zengin aile çocuklarındandır. Martin kızla tanıştıktan sonra hayatını değiştirmek ister. Ve yazar olmaya karar verir. Yazdığı her kelimeyi dolar olarak görür. Ve bir gün ünlü bir yazar olur. Tanıştığı kızın annesi tarafından martin için ayrılmak kararı aldıysa da tekrardan onların arasını yapmak için kızını martinin yanına gönderir. Ve olaylae sürprizli bir şekilde devam eder şimdiden size iyi okumalar diliyorum..ve şiddettle tavsiye ediyorum..
"Yazma arzum içimde en canlı olan şey."
"Nasıl anlatsam bilemedim. Bin sene heyecanla beklediğin bir şey sonunda gelmiş de gerek kalmamış gibi."
Jane Austen' in "Aşk ve Gurur" kitabından alıntı olan bu sözü Martin Eden'i bitirdiğimde aklıma gelen ilk şey oldu. Martin Eden'in özeti bu olmalıydı bana göre.
Jack London'ın 1909'da yayınlanan bu eseri yazarın hayatını anlatıyordu belki de. Zaten London bütün eserlerini hayatındaki belli yaşanmışlıklardan etkilenerek kaleme almamış mıydı? Ölümü hakkındaki iddialara bakıldığında eğer bu eser onun hayatını anlatıyorsa yazar hayatının nasıl sonlanacağının ipucunu da eserinde vermişti o zaman.
Martin Eden... Başkahraman tam bir savaşçıydı. Ne olursa olsun inandığı şeyler uğruna mücadele etmek ona zor gelmiyordu. Kimsenin kendisine inanmadığı zamanlarda bile o kendisine inanmaya devam etti. Belki de tek istediği şey yanında ne olursa olsun onu terk etmeyen kişilerin varlığıydı.
London'ın bütün eserlerinde olduğu gibi gerçeklerle harmanlanan bu güzel eser okunmaya değer.
İyi okumalar dilerim...
Yazarın ilk okuduğum kitabı oldu. Roman gerçekten okadar etkileyici ve sürükleyiciydi. Mücadelenin, azmin, zorluklarin üstesinden gelen Martin' e hayranlık duymamak elde değil.Ruth karakteri ise ilkin olumlu düşüncelerim varken kitabın sonuna doğru ona öfke duymaktantan başka bir şey yapmadim. En sevdigim karakterler Brissenden Maria ve Joe oldu oldukları gibi samimiydiler. Kitapta yine felsefe akımları tartışmaları geçen kısımlar benim çok dikkatimi çeken yerler olmadı.Martin'in çok sıkıntı çektiği aç gezdiği günlerde yanında kimse yokken, hayatının değişmsiyle herkesin yanında olmasıda onun icin üzücüdü. O degişmemişti ayni adamdi. Kitabın ilerleyen yerlerinde ise Martin'e sarılma isteğim oldu :(( Ölüm acıtmıyordu , acıtan yaşamdı , yaşamın acıları , bu boğucu , korkunç duygu.... diye devam ederken sonunda ağlayabilirsiniz :)))
Ahh Martin'im Canım Martin'im
Yakarsa dünyayı garipler yakar ekolünün vücut bulmuş hali bir kitap.Jack Landon'un okuduğum ikinci kitabı ve büyük bir heyecanla kapağını açtım.Her sayfasında içim içimi yedi burdan Martin'e elimi uzatmak istedim yanında olmak çok istedim.Elimden kayıp gidişini izlemek çok acı verici.
İşçi sınıfından olan bir gencin yazar olma, yazar olabildikten sonra para kazanabilme ve sevdiği insanla birlikte hayat kurabilme çabalarını anlatan harika bir başyapıt. Kitaptaki geçişler betimlemeler tam yerinde.Şu ana kadar okuduğum kitaplar arasında kesinlikle en iyilerden biri. Hayatında tanıdığı insanlardan kimsenin kendisine güveninin kalmadığı, ötekilestirilmis, önemsenmeyen, ismi dahi geçince utanılan bir insan olan Martin Eden in asla pes etmeyisini tüm okurlara öneririm.
"Tabii ki güzeldi; ama içinde güzellikten başka bir şey vardı, güzelliği ustalaştırıcı yapan daha iğrenç bir şey vardı."
Bu şimdiye kadar okuduğum en iyi kitaplardan biri. Jack London'un bir insanın aydınlanma yolunda olduğu gibi evrim,evrimini parçalamaya yönelik kayda değer bir girişimi. Tanıştığı bir kadının iç ve dış güzelliği ile
SPOİLER içerir
En başta bu kitaba ayrı bi sevgim oluştuğunu söyleyeceğim.
"İşte o an tüm bildiği, bilmekten vazgeçtiğiydi."
Kitap heyecanla yaşama dolu dolu bakan, tam olarak yaşamı yaşayan birini ele alıyordu.
Hayır ne oldu da burjuva sınıfından bi kızı sevdin be oğlum Martin! Kendini yedin bitirdin.
Evet Ruth, bu çocuğun aklını başından aldı ve yaşamını tamamen değiştirdi.
Martin'in dediği gibi onu okumaya bağlayan şey Ruth ile evlenecek hale gelebilmekti. O aşıktı. Ve onunla evlenmek için bu yola çıkmıştı. Şöhret sahibi olmak ve Ruth'a yakışır olmak istiyordu. Bunu aşkı için istiyordu.
Tam bir zorlukların adamıydı. Ama hiç böyle bir sonu hakketmemiştin be kardeşim. Bence Lizzie'yi yanında götürecekti. Ve Lizzie ile yeni bir başlangıç yapacaktı. Tamam mutluluk ona uzaktı fakat Lizzie onu en azından yaşama bağlardı. Lizzie de hakkediyordu sonuçta.
Martinin sonucunun bu olmaması için çokca saçmalayabilirim bir çok yol da oluşturabilirim ama nafile.
Ah be Martin sen o denizi aşıyordun sonunda o denizde boğulmak hiç yakışmadı sana.
Aşık olunası bir adam MARTİN EDEN
Çok güzel bir anlatımı var. İnsanın hissettiği ama kağıda dökemediklerini dökmüş, döktürmüş yazar.
Okunması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum. Çokca tavsiye ediyorum.
Mart! Dostum, keşke hiç kitapların arasına girmeseydin...
Mr Martin Eden..
Zengin ve kültürlü bir kıza aşık oluyor. İlk başlarda yaşamı boyunca tek hayali zengin bir yazar olup Ruth'la evlenmek oluyor. Yazdığı şiirleri ve hikayeleri okuyup Ruht'la paylaşıyor. Ruth Martin'le evlenmek istediğini ve bunun için paraya ihtiyacı olduklarından ve babasının yanında çalışması gerektiğinden bahsediyor. Martin Ruth'a karşı çıkıp hayallerinin peşinden gidiyor. Ünlü bir yazar olana kadar çok çalışıp uykusuz kalıyor. Defalarca hikayeler şiirler gönderiyor basıma, her seferinde de reddediliyor. Kabul edenler de çok düşük ücretler teklif ediyor. Sonunda şans yüzüne gülüyor ve hayatı değişiyor..
!Spoiler!
Evettt Martin Eden
Tirajik olaylar silsilesi demek istiyorum.
Niye mi?
Yoksulluğun açtığı yara bir şekilde sevgi nedenine bağlansa da yazıya olan düşkünlüğü doyuruyordu Martin'i . Evet bu bir gelir kaynağıydı başta ,sevgisinden kabul görme seçeneğiydi. Sonra ne oldu, daha fazla ne olabilirdi? Kitapta dediği gibi sosyolojik anket papağanları çevirdi çevresini. Belli bir rütbeye (bunu siz diyorsunuz) ait değilken görmezden gelişini ,belli bir başarıdan sonra etrafının sarılışını, kabul görmedigi zamanlarda yazdığı yazılarla bunu başarması trajik . Gerçekten trajik. Beni görmediniz, beni neden o zaman beslemediniz sorusunu defalarca sormaya iteledi bu başarı Martin'i . Mutlu muydu? Hayır. O zarflar eskisi gibi umutla mı açıldı? Hayır. İnsanın o çirkin yüzüyle karşılaşmak eksisi oldu durumun belkide. Başta saf ve güzel gelen sevginin Martin 'in deyişiyle idealleştirilmiş bir ruh , kendi yarattığı tanrısal bir yaratık, yazdığı aşk şiirlerinin parıltılı ve aydınlık ruhu olduğuydu. Farkına varma yada farkında olma durumunu yarıştırıyor bu durum o esnada. Oysa açken yazdığı yazılarda onu çok sevdiğini biliyordu tokken aynı yazılarda yoktu. Sonuç olarak kendini ölümün ellerine bırakıyor şu cümlelerle " Bu acı ölüm değil düşünceydi ,sersemleyen bilincinde dalgalanan düşünce.
Ölüm acıtmıyordu.
Acıtan yaşamdı..
Kitap sonunda arka fonda Müzeyyen Senar kimseye etmem şikayet çalıyordu kafamın içinde:)Güzel kitaptı. Ayrı bir yer açtım içimde Martin'e .
Keyifli okumalarr..
Öncelikle deprem de ölenlere rahmet kalanlara Allah'tan sabır diliyorum. Depremi gördüm ve yaşadım. O kadar savunmasızdık ki o kadar aciz. Çok şükür ailemde can kaybı yaşanmadı... Bu dönemde kitabi bitirdim. Ailem gündüzleri uyumuyordu geceleri ben uyumuyordum. Nöbetleşe uyuduk ilk 4 gün. Bu dönemde bitirdim kitabı, kitap okumasaydim eğer kafamda kurup, depremden dolayı bozuk olan psikolojim daha çok bozulabilirdi. Her yaptığım şey bir vicdan azabına dönüştü. Uyumaya çalışırken ama onlar göçük altında öldüler diyorum, yemek yerken onlar öldüler diyorum, kitap okurken onlar öldüler diyorum. Hayatım kekremsi bir tad, tadı tuzu yok.Daha yaşayacağımız günler varmış, alacağımız nefesler bitmemiş daha. Ama her an tetikte acaba yer mi titredi, artçı mı oldu, sakin ol şimdi geçecek diyerek yaşıyorum . Kitabı anlatmak değil niyetim belki içimden gecenleri söylemek istedim.
Martin Eden
Martin Eden gerçeğe çok yakın betimlemeleriyle okuru kendi dünyasından çıkarıp kitabın baş kahramanının dünyasına hapseden sürükleyici bir roman. Merak uyandıran olay anlatımları ile bir çırpıda okunup bitirilecek bir roman. Baş kahramanın duyguları o kadar ince detaylı ve güzel anlatılmış ki onun yaşadığı ve hissettiği bütün duygu değişimlerini kendimde hissettim. Sürpriz finali ile okuyucuyu şaşırtmayı da başarıyor. Okunmasını kesinlikle tavsiye ederim.
Bazı kitaplar güzeldir çünkü güzel duygular düşünceler bırakır insanda ama martin eden gibi bazı kitaplar ; insana hayatın acı ama gerçek yönlerini gösterdiği için de güzeldir. Yoğun hisler ve yoğun düşünceler bırakıyor kitap. Kesinlikle okunmasını tavsiye ederim…
Martin Eden: Bir Denizcinin Edebiyat Tutkusu
Uyarı: Spoiler içerir!
Martin Eden kitabı hakkında bir özet yazmaya çalışacağım. Kitap, Jack London'ın kendi hayatından esinlenerek yazdığı yarı otobiyografik bir roman. Kitapta, eğitimsiz ve fakir bir denizci olan Martin Eden'in, zengin ve kültürlü bir kız olan Ruth Morse'a aşık olması ve onun sevgisini kazanmak için yazar olmaya
520 syf.
·
Puan vermedi
Ah Martin Eden!
Sonunu bile bile okuduğum yine de derinden etkileyen bir roman.
Konusunu kabaca zengin bir kıza aşık olan işci sınıfına ait Martin Eden'in, kızın gözüne girme çabasıyla yazar olma, sınıf değiştirme yolunda derin hüzne sürüklenişinin hikayesi diyebiliriz. Aslında böyle söylendiğinde klasik bir zengin kız fakir oğlan hikayesi gibi geliyor kulağa ancak yazar kahramanın duygularını öyle güzel yansıtmış ki onunla üzülüp, onunla umutlanıp aynı azmi kalbinizde hissedebiliyorsunuz. Kesinlikle okunası!
İnsanlığın para ve mevki karşısındaki alçak tavrını çok güzel soruyor kitapta"...ben paçavralar içinde aç geziyordum neden o zaman akşam yemeğine çağırmadınız beni? O zaman buna ihtiyacım vardı.Hayır siz beni yapılan iş için beslemiyorsunuz siz otomatiğe bağlamış sürü zihniyetinin bir parçasısınız..."