Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Masa Dergisi - Sayı 25 (Şubat 2019)

Masa Dergisi

Masa Dergisi - Sayı 25 (Şubat 2019) Gönderileri

Masa Dergisi - Sayı 25 (Şubat 2019) kitaplarını, Masa Dergisi - Sayı 25 (Şubat 2019) sözleri ve alıntılarını, Masa Dergisi - Sayı 25 (Şubat 2019) yazarlarını, Masa Dergisi - Sayı 25 (Şubat 2019) yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
ve bilesin çocuk, sana gülmek, şehre lunapark gibi yakışıyor
Sayfa 55
Gerçek bir sevginin var olabilmesi için güven, tahammül, saygı, inanç gibi olgulara ihtiyacı vardır. Güvenmediğin bir insanı sevemezsin. Uğruna çaba harcamamışsan, vefa göstermemişsen zaten o aşk asla büyük olamaz. İmkansızı imkanlı kılabilmek gerek, bazen de uzakları yakın edebilmek.
Sayfa 54
Reklam
"Aşk avuçlarımda," dedi bir genç. "Avuçlarımı kapatırsam ölüyor, açık tutarsam uçup gidiyor. Ne yapacağım?" "Sahici aşkın en belirgin meziyeti avuçlarını kapatmadan onu içinde tutabilmektir" derdi üstat. "Aşk özgürdür. Zincirleri ve tutsaklığı sevmez o."
Sayfa 54
Anlamayacak insanlara anlamayacakları hikayeler anlattım. Sonra anlattıklarım tarafından vuruldum. Ölmedim. Ölmeyi dilediğim çok oldu, ama ölmedim. Haklı olmayana haklısın dedim. Sevmediğime seviyorum dedim. Çok defa roman yazmaya başladım, hiçbirini bitiremedim. Ceviz yemekten vazgeçtim. Ve son olarak; sevdim, ürettim, doğru. Ama korktum, korktum, korktum.
Sayfa 53
Bu sıralar sık sık Şebnem Ferah'dan Yorgun'u dinliyorum. Çünkü o şarkıdaki kadın olmaktan korkuyorum. Elleriyle kendini gömen kadın olma. Yalvarırım olma. Sevmekten korkma.
Sayfa 52
Dünyayı tanıyacak kadar değilse de seni tanıyacak kadar yaşadım.
Sayfa 52
Reklam
Bir kar küresindeymişim gibi hissederdim seninleyken ben. Kimi zaman bir bankta el ele otururken yağardı üzerimize, kimi zaman birbirimize sarılmış öylece dururken. Güneş vururdu fanusumuza, şehrin ışıkları da yanıp sönerdi üzerimize. Bilenler isterdi ki onların olalım. Onlarla olalım. Baksınlar izlesinler doya doya. Ama biz hep kendi alanımızda, birbirimize sığınır, birbirimize kanardık. Gitmeye yeltenenimiz olmamıştı bilirsin. Kendi rengimizi, kendi yemeğimizi, kelimelerimizi ve şarkılarımızı birbirimizle bölüşür onlara ucundan tattırır ama asla tam olarak teslim etmezdik aklımızı ve kalbimizi...
Sayfa 48
Biliyorum, ancak şiir çeker bu tetiği. Ancak bir şiir paklar bu yarayı. Ancak şiir çıkartır geceyi sabaha.
Sayfa 45
Biliyorum şimdi bir şiir, ancak adam edebilir bu sancıyı. Tüm ayrılıkların ve tüm kavuşmaların fermuarı gibi. Ancak bir şiirde gidenle kalan hesaplaşabilir. Masamdaki zeytinin çekirdeğindeki mermi, içtiğim suyun serin ağırlığı, seni gördüğüm her an yüzüme kapanan kapı... Milyon satıra tarif etsem de boş. Olsa olsa şiire benzer bu içimde kök salan acı.
Sayfa 45
Reklam
Ben de çatlak bir vazoyum şimdi. Boşluğumla manalı.
Bir vazo kırıldıktan sonra yeniden benzeyebilir mi eski haline? Benzer elbet diyorum, usta bir el onarırsa eğer. Fakat vazonun kırığı, içi dolduğunda belli eder kendini. Boş bir vazonun çatlaklarından kime ne! Ben de çatlak bir vazoyum şimdi. Boşluğumla manalı.
Sayfa 44
Hırsları, zırhları ve yalnızca kendi duyduğu fısıltıları vardır insanın. Ama en çok da diyemediği sözleri vardır.
Sayfa 44
Zaman en iyi ilaç derler ya, yalan! Bir şeylerin zamanla düzeleceğine inanmak akıl karı değil. Biraz hafifler, biraz silikleşir ama asla kaybolmaz olanlar. Fazlaca hayalperest bulurum buna inananları.
Sayfa 44
İnsanın neler yapabileceğini bulması hep zordur. Neler yapamayacağı ile yüzleşmesi ise daima sancılı.
Sayfa 44
222 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.