Masa Dergisi - Sayı 25 (Şubat 2019)
Masa DergisiEn Eski Masa Dergisi - Sayı 25 (Şubat 2019) Gönderileri
En Eski Masa Dergisi - Sayı 25 (Şubat 2019) kitaplarını, en eski Masa Dergisi - Sayı 25 (Şubat 2019) sözleri ve alıntılarını, en eski Masa Dergisi - Sayı 25 (Şubat 2019) yazarlarını, en eski Masa Dergisi - Sayı 25 (Şubat 2019) yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Hüznün sayısız tonu, birçok yüzü vardır.
Uzun yolculuklar denenmiş arkadaşlıklarla yapılabilir ya da anlam kazanabilir.
Sunulan hayatlar adil olsun diye midir, güzele söz düşsün istemezler.
Mevcudiyetin hikmeti nerenin mevcudu olduğunda.
Yaz, laiklik gibi bir şey, azalınca, yitirince hatırlanıyor.
Öyle süreçleri oluyor ki hayatın, -mış gibi yaşamakla durumun hakkını vermek arasında sıkışmışken; o an başka bir yerde başka bir şeyleri yaşamak ya da sadece izlemek istiyor insan.
Ruhları, günahlarıyla kaplı insanların hiçbir şey olmamış gibi yaşayabilmesi, Tanrıların o insanlara bahşettiği en büyük lütuf olmalı.
Geçtiği yola bir yerde nokta koyabilse, geçmişin acı veren görünür yüzünü kapatabilse insan, yaralandığı yerlerinden yarıklar açılacaktı tüm vücudunda, filizlerinden çiçekler doğuracaktı belki de. Biri gelip sevgiyle toplasın diye o çiçekleri.
Bir daha dönmeyeceği yerden gidişini aceleye getirmemeli insan.
Arkasına bakacak cesareti olduğunda, affedemediği ne varsa, hepsinin yerini hantal bir boşlukla dolduruyor insan.
Birçoğu gözünü dikmiş bir sonraki basamağa, bulunduğu yere çıkarken basamak ettiklerinin ne halde olduğunu umursamıyor.
Zaman en iyi ilaçtır derler ya, yalan! Bir şeylerin zamanla düzeleceğine inanmak akıl karı değil. Biraz hafifler, biraz silikleşir ama asla kaybolmaz olanlar.
Birden fazla düşmüşsen eğer her ayağa kalktığında, inanamazsın zamanın ilaç olmuşluğuna. Yara, kendini tekrar eder çünkü benzerini gördüğünde. Ve bilirsin böyle zamanlarda, olsa olsa tedavidir zaman, tek başına iyileşme değil. Yani silip atmaz pisliği, halının altına iter, hepsi bu.
Bir balon yükselmişse göğe, ipini tutan olmamış demektir.
Frankenstein gibi, insanın kendi yarattığı canavardır zaman. Sapı ağaçtan bir balta gibi. Her geçen dakikada seni sana kırdıran...