Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ülker Sokak: Bir Alt Kültürün Dışlanma Mekanı

Maskeler Süvariler Gacılar

Pınar Selek

En Yeni Maskeler Süvariler Gacılar Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Maskeler Süvariler Gacılar sözleri ve alıntılarını, en yeni Maskeler Süvariler Gacılar kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Araştırma öncesinde görüşlerini aldığım bir gey bu durumu şöyle ifade ediyordu: "Bizler yalnızca yatak odasında değil, her zaman ve her yerde geyiz. Yani escinsellik yatak odasının ötesinde bir şeydir. Genet ne diyor: 'Escinsellik, escinseli yasadışı bir konuma yerleştirdiği için onu toplumsal değerleri yeniden gözden geçirmeye zorlar.' Ben de öyle düşünüyorum. Escinsellik sadece cinsel yönelim değildir, bir yasam biçimidir. Escinsellik hâkim toplumsal kategorilere ragmen kendisini var etmeye çalıştığından tüm kurumları karşısında buluyor. Bu nedenle de yaşamın her alanında farklılaşmak zorunda kalıyor. Ayrı bir alt kültür haline gelmesi de bundan kaynaklanıyor"
Feminist analizin bize gösterdiği gibi, cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim birbirinden farklı durumlardır. Bunları bütünleştirmek, tek bir tanım içinde ele almak, geleneksel heteronormatif zihniyetin bir sonucudur. Dolayısıyla, biyolojik cinsiyetiyle cinsiyet kimliği uyuşmayan, yani kendilerine verilen kadın ya da erkek kimlikleriyle sorunu olan transgenderlardan bahsederken, cinsel kimliklerini cinsel yönelimleri temelinde tanımlayan eşcinselleri işaret etmiyorum. Ama hakim geleneksel algılara karşı transgender ve eşcinsel bireyler birlikte göğüs germek zorunda kalıyorlar, hepsine birden "ibne" deniyor, homofobik şiddetten birlikte etkileniyorlar. Bu nedenle, travesti ve transeksüeller, Türkiye'de eşcinsel alt kültür içinde şekillendiler.
Reklam
Clastnes in ifadesiyle "her iktidar ilişkisi yapısı gereği baskıcıdır.' İktidar ilişkisinin olduğu her yerde ret tutumu mutlaka bir şiddetle gerçekleşir. Burada şiddet, kaba, zor anlamında ifade edilmiyor. Bir kişive ya da toplumsal bir gruba, güç veya baskı uygulayarak, isteği dışında bir şey yaptırmak şiddet ise bunun çesitli biçimler vardır. Dolayısıyla, şiddet, kişisel iktidar güçlerinin gelgitli biçimlerinden kurumsal iktidarlara kadar uzanan bir yelpaze içinde, tahakküm kurmakla başlar. O halde nerede egemenlik ilişkisi varsa, orada şiddet vardır denilebilir. Dışlama, iktidarın bu şiddet biçimlerinden sadece biridir.
Tarih tekerrürdü çünkü yaşananlarla hesaplaşılmıyordu.
Resmi tarih beyazdır, erkektir, savascidir, mülk sahibidir, heteroseksüeldir. Beyaz olmayan irklarin, kadinlarin, ezilenlerin, mülksüzlerin, heteroseksüel olmayanlarin tarihi, resmi tarihin içinde kaybolur gider. Ancak, ne yaparsaniz yapin gercegi degistiremezsiniz. Yasanan hiçbir deneyim, cisimlesmis hicbir varlik, boslukta kaybolmaz, baska bir seye dönüserek var eder kendini. Olmamis gibi devam edemezsiniz. Yaksaniz da ötekinin külleri gelip bulur sizi. Türkülerle, agitlarla, sözle, yaziyla... Dilsizlestirmeye calissaniz da yok edemezsiniz dillerini.
Eğer yaygınsak normaliz her yerde bizim gibiler varsa kabul edilebiliriz, çoksak güçlüyüz anlayışı, eşcinsel hareketin ilk oluşumunda kendine güven gibi duygular yaratsa bile , onun gelişiminin önüne set çekmez mi? Başka türlü bir yaşama biçiminin mücadelesini verirken bu tür savunmalara ve kabul edilebilirlik ölçülerine ihtiyaç duyulsa da, belli bir aşamadan sonra kimliğin gelişimine zarar vermesi kuvvetli bir olasılıktır.
Reklam
Tüm dünyaya böyle bir suçun olduğunu söyleyeceksiniz. Böyle bir şeyi asla düşünmemiş kadınların dikkatini bu konuya çekeceksiniz.
İnsanı ve onun toplumsal tarihini sadece kapsadıklarıyla değil, dışladığıyla birlikte okumak gerekir.
Toplumsal ilişkilerde ekonomik, sosyal, kültürel, siyasal anlamda egemen olan gruplar, kendi çıkarlarına uygun olan anlamları evrensel kılıp, bunları tüm topluma mal ederler. Bu anlamlara uyumlu olmayan tüm tavır, tutum ve düşünceler sadece egemen gruplar tarafından değil, onların suç ortakları olan ezilenler tarafından da dışlanır. Çünkü hegemonya büyük ölçüde rıza gerektiren bir durumdur.
Hepimiz aynı filmin içindeyiz. Aynı rüzgar, bizi başka mekanlarda, başka kokularla kuşatıyor. Iktidar mekanizmaları, toplumsal hiyerarşilerin neresinde olduğumuza bağlı olarak etkiliyor hayatlarımızı. Bu nedenle belki de sadece yorumlamak için değil, hayatı değiştirmek için, birbirimizin deneyimlerine bakalım...
Sayfa 24 - Ayizi
Reklam
“Sömürünün doğasını anlamak için on dokuzuncu yüzyıla kadar beklemek zorunda kaldık; iktidarın doğasını ise bugüne dek henüz tam anlamıyla kavramış değiliz.”
“Sosyolog elbette birçok hayatın içine girip çıkacak, hiç hissetmediği duyguları ve deneyleri taşıyan insanları anlamaya çalışacak ve belki bazı kereler o yaşamların içine girecek: Bourdieu, Flaubert’in bir cümlesinden yola çıkarak ‘birçok hayatın içine girmek istiyorum’ demektedir, yani her hayatın içinden o hayatı yaşayanlarla söyleşmek, konuşmak ve öznellikler arasında ilişki kurmak...”1
Oysa karanlık ne kadar sonsuz olursa olsun, boşlukta parlayan bir yıldız tek başına deler o sonsuz karanlığı.
Ancak bu on beş yıllık süreç ötekileştirilen travesti-transeksüellerin gerçekliklerinde özgürlük alanlarını genişletici ciddi bir değişim yaratmadı. On beş yıl önce Ülker Sokak’ta gördüğümüz kâbusu beş yıl önce Eryaman’da, iki yıl önce Şişli’de gördük, bugün Tarlabaşı’nda görüyoruz. Olayların bu derece benzer olması ironik neredeyse. Ancak bu benzerlik ironiden değil toplumsal yaşamın ataerkil-militarist-kapitalist-heteroseksist yapısında on beş yıl içinde hiçbir kırılma olmamasından, aksine bu yapının yarattığı şiddeti her gün başka bir kesime sıçratmaya devam ederek şiddetin meşruluğunu arttırmaya çalışmasından kaynaklanıyor.
18 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.