Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Sherlock Holmes Gibi Düşünmek

Mastermind

Maria Konnikova

Mastermind Gönderileri

Mastermind kitaplarını, Mastermind sözleri ve alıntılarını, Mastermind yazarlarını, Mastermind yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Beyinlerimiz aynı anda milyonlarca parça veri tarafından bombardımana uğrar. Yani çevremizde ne varsa hepsi aynı anda beş duyumuza birden saldırmaya çalışır ve bizler bu milyonlarca veri arasından taş çatlasın kırk tanesini bilinçli olarak işleriz. Özetle, etrafı­ mızdakilerin çok değerli bir kısmını "görürüz" -hatta nesnel görme dediğimiz şeye seçici filtreleme desek daha doğru olurve o anki ruhsal durumumuz, aklımızdan geçen düşünceler, motivasyonumuz ve hedeflerimiz görüşümüzü normalde olduğundan daha da seçici hale getirebilir.
Diksiyon , önyargı ve başarı
Oxford ve Cambridge her ne kadar sıradışı okullar olsa da, her seferinde, ısrarla, en iyi delegelerin o okullardan çıkması bana pek mantıklı gelmiyordu. Ne oluyordu peki? Ödülleri veren arkadaşlarım taraflı mıydı­ lar acaba? Ertesi sene bu sorunun cevabını bulmaya çalıştım. Konu­ şan öğrencilere nasıl tepki verdiğimi, izlenimlerimi, öne sürü­ len argümanları, savlarının ne denli inandırıcı olduğunu ve ne kadar ikna edici bir şekilde savunulduklarını incelemeyi denedim. Ve sonunda hayli ürkütücü bir şey fark ettim: Oxford ve Cambridge'den katılan öğrencilerin söyledikleri kulağıma daha zekice geliyordu. İki öğrenciyi yan yana koyup ikisine de birebir aynı şeyleri söylettiğinizde, İngiliz aksanıyla konuşanı kesin daha çok beğenecektim.
Reklam
Ele aldığım konuyla alakası bulunmayan bir şey yargılarımı etkiliyor olabilir mi? (Ki bu sorunun cevabı neredeyse her zaman Evet'tir.) Eğer öyleyse, algımı buna göre nasıl değiştirebilirim? İlk izlenimlerimi etkileyen nedir ve buna bağlı olarak ilk izlenimlerim baş­kalarını da etkilemiş midir?
Baker Sokağı'nın sisinden yeni kurtulmuş bir adam olmanın tüm coşkusuyla, "Ne ferah, ne güzel evler, değil mi?" dedim. Ama Holmes kaşlarını çatıp başını iki yana salladı. "Ne, biliyor musun, Watson?" dedi. "Benimki gibi farklı bir zihne sahip olmanın lanetlerinden biri de, baktığım her şeyde kendi branşımdan referans almam. Sen şimdi bu tek tük evlere bakıyorsun ve güzelliklerinden etkileniyorsun. Bense onlara bakıyorum ve bir suç işlemek için ne kadar tenha ve müsait bir yer olduklarından başka bir şey düşünemiyorum."
Bay Yabancı'nın beyzbol şapkasını ya da Bayan Yabancı'nın saçındaki mavi boyayı görüyorsunuz ve bir anda zihninizde olumlu veya olumsuz bir sürü çağrışım meydana geliyor. İçinizden bir ses bu insanı daha yakından tanımak istediğinizi, ya da istemediğinizi söylüyor. Ama daha Yabancı karakterimizin ağzını açmasına fırsat bırakmadan hemen kendinizden bir adım uzaklaşın. Ya da özünüze doğru bir adım atın. Kafanızın içinde şekillenen yargıların bir yerlerden geldiğini fark edin -çünkü o yargılar hep bir yerlerden gelir- ve size doğru yaklaşan kişiye bir daha bakın. Tarafsız olun ve ilk izleniminizi dayandırabileceğiniz bir şey var mı söyleyin. Bay Yabancı'nın suratı asık mı? Bayan Yabancı size doğru gelirken önünde duran birini mi itti? Hayır mı? O zaman antipatinizin başka bir yerden geliyor olması lazım. Belki bir saniye durup düşünürseniz, bu olumsuz hissin beyzbol şapkasından ya da mavi saç boyasından kaynaklandığını fark edeceksiniz. Belki de etmeyeceksiniz. Her halükarda, öncelikle, hiç tanımadığınız birini şimdiden sevmeye ya da ondan nefret etmeye meyilli olduğunuzun ayırdına varmış olacaksınız. Ve ikinci olarak da, izlenimlerinizi düzeltmeniz gerektiğini kendi kendinize itiraf etmiş olacaksınız. Kim bilir, belki de ilk düşüncenizde haklıydınız. Ama yargıya varırken ikinci bir deneme yaparsanız, bu sefer fikirleriniz hem tarafsız gerçeklere dayalı, hem de Bay veya Bayan Yabancı'nın konuş­ masına fırsat tanıdıktan sonra şekillenmiş olacak.
Reklam
“Seni akıl yürütürken dinlediğimde,” dedi [Watson], “konu bana da o kadar komik derecede basit geliyor ki, bunu kendim de rahatça yapabilirmişim gibi hissediyorum, oysa bana izlediğin yolu tamamen izah edene kadar muhakemenin her bir aşamasında afallayıp kalı- yorum. Halbuki ben de gözlerimin seninkiler kadar iyi gördüğünden eminim.” [Holmes] bir sigara yakıp kendini koltuğa atarken, “Elbette,” dedi. “Sen de görüyorsun ama gözlem yapmı- yorsun. Aradaki fark ortada. Örneğin, antreden bu salona çıkan merdiveni sen de defalarca kez görmüşsündür.” “Pek sık.” “Ne kadar sık peki?” “Herhalde yüzlerce kez gördüm.” “Peki o zaman kaç basamak var?” “Kaç basamak mı? Bilmem.” “Aynen öyle! Gözlemlemedin çünkü. Ama gördün.
Psikolog Karl Lashley, bir grup deney faresini gerçek bir labirentin içine koyup onlara yollarını bulmayı öğretiyor. Sonra beyin dokularının bazı kısımlarını kesip onları tekrar labirente bırakıyor. Farelerin motor fonksiyonlarında ciddi bir gerileme. görülmesine ve bazıları labirentin dönemeçleri arasında sürünerek, sendeleyerek ilerlemeye çalışmasına rağmen hayvanların hiçbiri yolunu tamamen kaybetmiyor. Bu da Lashley'nin şu sonuca varmasına sebep oluyor: Beynin içinde belli anıların saklandığı tek bir yer yok. Aksine, hafıza dediğimiz şey, birbiriyle ilişkili bir sinirsel şebekenin içinde beynimizin her yerine dağılmış durumda.
Reklam
Beyinlerimiz, bir şeyi işlemden geçirebilmek için bir anlığına dahi olsa, mutlaka ona inanmak zorundadır.
Beyinlerimizin çoklu göreve uygun bir şekilde yaratılmadığını da artık neredeyse kesin olarak biliyoruz. Sonuçta çoklu görev, farkındalığı toptan ortadan kaldıran bir şey. Aynı anda birden fazla işle ilgilenmek zorunda kaldığımızda, hepsinde vasat bir performans sergilemekle kalmıyoruz, aynı zamanda hafızamız da geriliyor ve genel ruh sağlığımız açık bir darbe yiyor.
Bana neyi önemsediğini söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim.
“Genelde bilinçli çıkarımlar yapmayız ve bir şeyin üzerine cila çekip direkt sonuca atlama arzusu biriş çizgisine yaklaştıkça daha da güçlenir. Kendiliğimizden ürettiğimiz hikayeler o kadar büyüleyicidir ki, onları görmezden gelmek ya da aksini iddia etmek bize zor gelir.”
Sayfa 200Kitabı okudu
963 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.