Elbette!.. Unutmak olmazsa insanoğlu nasıl yaşardı bunca acı ortasında. Ya hatırlamak!..
Evet, o da var. Ömür böyle geçiyor işte; kâh unutup kâh hatırlayarak.
Taşranın ahengi bir yeraltı nehri gibidir. Üstündekileri besler,büyütür ama gücünün sırrını açığa vurmaz. O sebeple zâhire değil, bâtına bakmak lazımdır.
Bu da elbette özel bir terbiye ister.
Ruh terbiyesi.
“Ama insan sadece kaştan, gözden, gövdeden mi ibaret? Ayna dediğin, taşı toprağı, evi sokağı da gösteriyor. Mühim olan bu vücudun içini görebilmek. Kalbin aynasında ne var, ona ulaşabilmek.”
Kitapsever, tutkun. Kitapları seçip alırlar ama kafalarına koydukları kitaba sahip olmak için her fedakârlığa katlanırlar. Sahip oldukları kitaplardan başkalarına övgüyle bahsetmekten hoşlanırlar.