Bu dünya yolu, dikenli bir yoldur. Bu dikenler sana batacak, ayıklamaya kalkma. Dikenler nedir? Laf, söz, etrafın kıskançlığı, haset, azaplar, çileler... Durup da dikenleri ayıklamaya kalkma çünkü yolundan geri kalırsın. Dikenlerle yürümeye alış.
Bu dünya yolu, dikenli bir yoldur. Bu dikenler sana batacak, ayıklamaya kalkma. Dikenler nedir? Laf, söz, etrafın kıskançlığı, haset, azaplar, çileler... Durup da dikenleri ayıklamaya kalkma çünkü yolundan geri kalırsın. Dikenlerle yürümeye alış.
Bu dünya yolu, dikenli bir yoldur.
Bu dikenler sana batacak, ayıklamaya kalkma. Dikenler nedir? Laf, söz, etrafın kıskançlığı, haset, azaplar, çileler...
Durup da dikenleri ayıklamaya kalkma çünkü yolundan geri kalırsın. Dikenlerle yürümeye alış.
Nezihe ablayı nasıl anlatayım? Çok iyi bir insandı. Aşklıydı. Ama meşrebinin güç tarafları vardı. O güç taraflarını anlatmak zor, bir gün bakarsın hiç seninle konuşmaz, merdivenlerden çıkar yukarı gider; bir bakarsın Türkancığım canım benim diye yanına geliverirdi... Nezihe abla birisini sevdiği zaman hemen içli dışlı olurdu. Bundan dolayı sıkıntılar yaşardı.
Bu dünya yolu, dikenli bir yoldur. Bu dikenler sana batacak, ayıklamaya kalkma. Dikenler nedir? Laf, söz, etrafın kıskançlığı, haset, azaplar, çileler... Durup da dikenleri ayıklamaya kalkma çünkü yolundan geri kalırsın. Dikenlerle yürümeye alış. Bir dikeni ayıklasan bir adım sonra gene batacak. Zamanını bununla harcama, dikenli yolda yürümeye alış.
‘Bir ara etrafta Nezihe Hanım’ın peruk takıyor oluşunu farklı nedenlere bağlayanlar çıkmıştı. Peruğu baş örtüsüyle ilişkilendirenler olmuştu. Bizim yanımızda baş örtüsü kullanmıyor, onun yerine peruk kullanıyor gibi söylentiler vardı. Bir gün çok sinirlenmişti, şrak diye peruğunu çıkardı. Saçları dökülmüş, çok seyrekti. ‘Ben insanların gözü rahatsız olmasın diye peruk kullanıyorum.’ demiş, herkes sus pus olmuştu.”
“Koyunbaba Parkı’nın köşesinde bir bina vardı. O tarihte yeni yapılmış bir binaydı. Nezihe abla bu binanın, Okur apartmanının çatı katını tuttu. (1959 tarihinde olmalı) Sâmiha anne merdiven çıkmakta zorlandığı için ‘Nezihe o evi tutma çünkü ben oraya gelemem.’ demiş. Ayrıca aralarında bir mesafe olmuş ki ‘Senin o evi tutman, bana gelme demen demektir.’ diye eklemiş. Nezihe abla gene de o evi tuttu.”
“Sâmiha Ayverdi çok sevdiği dostu Safiye Erol için, ‘Hakkında söz söylemesi hem çok güç hem de çok kolay olan müstesnâ bir değerdir.’ ifadesini kullanır. Hakikaten müstesnâ bir insandır. Kimselere benzemeyen, mesafeli, insanları hemen yanına yaklaştırmayan bir yapısı vardır. Almanya’da almış olduğu eğitim, karakter özellikleri ve yetenekleriyle birleşince ortaya son derece donanımlı, modern, Doğu ve Batı’ya hâkim bir kadın çıkmıştır. Özgüvenli duruşu, hâliyle tavrıyla dönemin alışılmış kadın portresinin dışındadır.”