Sufiler, ilahi aşkın azameti karşısında hayran kalıp şaşkınlık geçirmeyi şarap metaforuyla açıklamışlardır. Ekseriyetle şarap metaforu maddi anlamdan ziyade ezeli ve ebedi ilahi güzellik karşısında kendinden geçme ve vecd halini ifade etmektedir. Şarap metaforunun kullanılmasının sebebi olarak sufinin ilahi aşkın sonsuz güzelliği karşısında sevincini, coşkusunu, heyecanını ifade etmek içindir. Hiç şüphesiz şarap metaforunun zahirine, literal anlamına takılıp kalmak batınındaki hikmeti, anlamı kaçırmamıza neden olacaktır.
Mela, kendisinden önce tevarüs eden şarap metaforunu ilahi aşkın güzelliğini, haşmetini ifade etmek için sıklıkla kullanmıştır. Mela'nın ilahi aşk karşısında içtiği şarabın aşk şarabı olduğunu şu dizeler ortaya koymaktadır:
Ji ezel Heq bi Melê daye ji 'işqê qedehek
Ta ebed mest û xerab în ji meya wê qedehê
Hak Teâlâ aşk şarabından bir kâse sunmuş Mela'ya ezelde İşte o kadehin şarabından mest ve sarhoşuz tâ ebede
Mela'ya göre aşk şarabından içen kimse kendisine yöneltilen eleştirileri dikkate almamalı, hak yol olarak gördüğü "aşk dini"ne olan sadakatini devam ettirmelidir.
Mela’ya göre varlık, ezelî ve kadîm nurun bir yansımasıdır.
Ezelî nur, Tanrı’nın zatı iken; görünem alemdeki varlıklar da ezeli nurun yansıması olan nurlardır.