(Mem bitkin bir halde Dicle Nehri'nin kenarında durur.)
MEM: (Akan suya bakarak) Ey benim gözyaşlarım gibi dökülen nehir. Ey aşıklar gibi sabırsız nehir, nedir bu halin? Yoksa sen de benim gibi Mecnun musun? Yoksa senin gönlünde de mi yar var? Vardır... Vardır... Her an senin de hatırına gelir benim gibi. Yoksa Cizire'nin yanı başında böyle nazlı coşar mısın? Eğer bu şehir seninse, mutlu olmalısın. Bak, elde etmişsin. Her zaman Tanrı'ya şükretmelisin. Şükretmelisin ki seni sevdiğinle koyun koyuna yaşatır. Seni sevdiğinden mahrum kılmaz. Kollarını ne hoş dolamışsın gerdanına Cizire'nin. Ey nehir, Tanrı'dan korkmaz mısın, böyle feryadı figan edersin? Daha ne istersin yaradandan?