Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Memleket Hikayeleri

Refik Halid Karay

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
O zaman düşündü ki insanlar yalnız kendi mutluluklarını iyice duymak için, başkalarının felâketini arar ve bencilliklerinin böyle bazı çeşitlerine erdem adı vererek meselâ aıldatılan bir kocayı uyarmayı "ahlâk" sayarlar. Halbulki bunun aslı, başkasının felâketinden duyulan vahşî zevk, kendisini ondan mutlu görmek için hazırlanmış garip bir delildir.
Sayfa 116Kitabı okudu
Reklam
Gezi bağlarında bir top gülüm var Hey Allah'tan korkmaz sana bana ölüm var...
Analar ne yiğitler doğuruyor..!!
Her vuruşta biraz daha sakinle­şiyor, yatamadığı bu kadını dövmekten tad alıyordu.
Sayfa 31 - Yatık Emine hikayesinden..
Artan maaşın ağırlığını düşündü. Bu bir sus payı idi.İşte susturuyordu ;halbuki onun acımasız ve kuvvetli etkisi altında değil yalnız kendisi,asıl daha yüksektekiler susmuşlardı ;daha yükseklerde bile etkisini gösteren bu önlem; sermaye sahiplerine altın,mezarlara ölü yetiştiyordu .
Memleketi kaplayan tembelliği, durgunluğu kafası almıyordu. "Bu uyuşukluk, bu kayıtsızlık ne?" diye kendi kendine soruyor, cevabını bulamıyordu.
Reklam
Türk edebiyatında bir ilk..!!
Hasip Efendi kırk yıldır böcekçiliğe bağladığı ha­yatını, şimdi hasta yatan Fotika'sını, bu katil fabrikala­rın öldürdüğü, öldüreceği kızları düşünüyordu. Kuşkusuz görüyordu, inanıyordu, artık inanmıştı, her ay bir genç kız zayıflayarak, öksürerek, terlemiş şa­kaklarına saçları yapışarak, sabırlı, dayanıklı eriyor, bir gün artık evinden çıkamayarak köşesinde ölüyordu. Kırk yıldır böyle kaç gencin acıklı ölümlerini seyretmiş, kaç genç tabutunun arkasından yürümüştü. Üç dört kuruşa karşı on dört saat kaynar sular başında, pis kokular, hasta nefesler emerek zehirlenen, tazeliğinden, kızlığından, gözlerinin pırıltısından her gün bir zerre kaybederek toprak olan vücutlara çok acıyor, bu dert­lere alışamıyordu. Özellikle bugünlerde, sevgilisinin de hastalandığı bu korkunç haftalarda; fabrikanın cinayetlerine ne ka­dar lânet okuyor, biraz da kendisi aracı olduğundan do­layı ne derece acı çekiyordu. Artık iyice anlaşılıyordu: O geçerken, torunlarını gömmüş yaşlı nineler, başlarını çeviriyorlar, sonra bir öc dolu gözle kendisini uzun uzun inceliyorlardı. Bu beyaz hâleler içinde donuk, kirpiksiz hasta gözler! Onların ne acıklı bir bakışı, ne sessiz bir feryadı vardı; bunları hissettiği, bakışlarından üzüntü içinde kaldığı halde "Öldüren ben değilim!" diye haykıramamak ne kadar gücüne gidiyordu. Hasip Efendi uyuyamıyordu; işçilerini düşünüyor­ du. Ah zavallılar!..
Sayfa 130 - Sus payı hikayesinden..
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.