Yazarın yeri gelince mizahsel, yeri gelince hicivsel, yeri gelince direkt insanın suratına vuran bir üslubu var.
Memleketin içinde oksijen teneffüs eden her kesimden insanı (takım taraftarından politikacılara) eleştirel bir dille anlatan bu kitap, yeri ve zamanı gelince mutlaka okunmalı.
Memleket dediğimiz şey aslında biz değil miyiz?
Her zerremiz her parçamız
Yöneten, yönetilen, yönetmek isteyen, yönetemeyen, yönetilmek isteyen, yönetilmek istemeyen...
Sevabıyla günahıyla, doğrusuyla yanlışıyla
Biz kimiz, neden böyleyiz veya neden böyle değiliz?
Belki illallah ediyoruz bazen ama şunu unutmayalım: Memleket ama?..
Velhasıl, Norveçli bir gazeteciden insan hakları konusunda şefaat dilenip, Fransız bir siyasiyle insan hakları mücadelesinde kadeh kaldıracağıma, Türk polisinin jopları altında ölmeyi tercih ederim.
Sabrım taştı, ölçümü kaybettim, bir Türk ya da bir müslüman, ossuruk makası olmayacak kardinallere "bizi yetim bıraktınız" diyecek. Bu akıl alır şey değildir.