"Tarlada kölesin, gemide kölesin, her yerde kölesin...her zaman. Bunun da adı vatana hizmetti."
"Kara derili köle, birden insan olduğunu anladı, gerçek bir insan, ötekilere eşit, onlar gibi..."
İlk olarak 1895 yılında yayınlanan Merhamet Sokağı, eşcinsellik konusunda yazılmış bilinen ilk roman. Bunca yıl önce tabuları yıkarak yazılıp yayınlanan roman hiç öyle yıllar önce yazılmış gibi değil. Daha nice yüzyıllarda ayakta kalacak bir kitap. Caminha işlediği konuyu ince bir çizgide yazmış asla cinsellik ile ilgili sınırlar zorlanmamış. Evet eşcinsel bir siyahinin hayatını işlemiş ancak yanında insan psikolojisi adına ciddi örnekler vermiş. Mesela özgürlük için savaşan bir köle var, para kazanmak için canını dişine takan bir adam, beyaz bir delikanlıya aşık olan bir siyahi, hırs ve tutkunun delirttigi bir aşık... Bom Crioulo... Bir insanın çokça istediği bir işe girdikten sonra "çalışsam da aynı maaşı alırım çalışmasam da" ayrımına geldiğini görüyorsunuz. Çok isteyip vazgeçmenin kolaylığı ya da sahip olunca değerini yitirişi bazı şeylerin. Yazar insan psikolojisini iyi yakalamış ve yaşanılan durumlar karşısında insanların neler yaptığını anlatmış işin özü. Bu açıdan bu kitaba sadece eşcinsellik konusunda yazılmış ilk roman deyip geçmek oldukça sığ kalır.
Merhamet Sokağı'na yolunuz düşerse Caminha'ya bir selam çakın
#merhametsokağı
Taaaa 1895 yılında yayınlanan
Yayınlandığı dönemin tabularını yıkan
Eşcinsellik konusunda bilinen ilk roman
Konu evrensel edep çizgisini zorlamayan yetkinlikte…
️”Beni aşar, ben bu tarz metinleri okuyamam,” diyenler için ilaveten eklemiş olayım bu bilgiyi…
Üç kahramanın da, iç dünyaları muhteşem naiflikte işlenmiş.
Adolfo Caminha, asıl adı Amaro olan Bom-Crioulo adında öyle bir siyahi karakter tasarlamış ki, dönemin makbul “zenci geleneği “ zincirlerini kırmış.
Boyun eğmeyen, güçlü, beyazlar karşısında asla kendini hâkir görmeyen, #eşcinsel bir zenci /siyah tenli !
Yani; geleceğin insanı yani zamanımızın insanı…
(Bu arada, zenci denmez siyahi denir dilemmasına hiç girmeyeceğim! )
İşte tam da bu sebepten roman sanki “BUGÜN” yazılmış gibi…
Güçlü denizci, pruva gabyacısı Bom-Crioulo (kulampara)
Ergenlikten yeni çıkmış yeni yetme, güzeller güzeli Muço Aleixo ( biseksüel)
Feleğin çemberinden geçmiş Portekizli dilber Dona Carolina
“Ben de yoksa başkasında da olmasın” zehirli saplantısını irdeleyen, geçtiğimiz yüz yıla yenilmemiş ve daha nice yüzyılları kucaklayabilecek bir roman…
Ne kadar acı karşılıksız sevmek onu beklemek onun yolunu gözlemek. Onu beklerken ona duyduğu aşkı kine çevirmek ne kadar acı. O kinlerin sonu kendine zarar. Bu kitapta çıkarılacak en güzel ders severken bile kendimizden ödün vermemeliyiz.
Ama insana korku veren, her yanı kapalı bir arabanın hareketinden sonra, meraklı kalabalık yavaş yavaş dağıldı, silindi ve yaşam alışılmış tekdüzeliğine, sonu gelmez git-geline devam etti.